Latmos Ultra 45k - 08/04/2023

Latmos... Koşmadan önce isminden, yerinden habersiz olduğum muhteşem coğrafya Muğla-Aydın sınırında Bafa Gölü kenarında yer alıyor. Latmos günümüzde Beşparmak dağları olarak biliniyor. Koşucular ve doğa tutkunları arasındaki adı ise "Harikalar Diyarı". 



Latmos Ultra'yı ilk duyduğumda isimden kaynaklı yurt dışında bir yarış zannetmiştim. Latmos ile ilgili gördüğüm ilk fotoların sanki Türkiye'de değilmiş gibi olmasından da olabilir. Biraz araştırma yapıp nerede oldugunu ögrendikten sonra bu sefer Mersin'e olan uzaklık, bir yerden sonra mutlaka özel araçla ulaşımın gerekliliği gibi sebeplerle yarış planına alamamıştım Latmos'u. Ama bir taraftan da o hacimli başka yerde göremeyeceğiniz kayalar, Karya yolu, Bafa Gölü'nün müthiş fotoğrafları aklımda kalmıştı. Takımımızdan Hikmet yarışa ilk yapıldığı yıldan beri katılmıştı. Hatta yarışın yapıldıgı ilk sene genel bir ve diger senelerde de sürekli kürsüde olmuştu. Bölgeyi çok iyi biliyordu dolayısıyla. Hikmet'in grupta anlattıkları, harika yarış raporları (bknz https://kosuicgudusu.wordpress.com/2023/04/03/yeniden-latmos-ultra-2022/?fbclid=PAAaZLRKr8mOjneihJkDUwJlNmJbRJgsr65ccn06A3pVXJGDFbzK8C1PJe2HA ) ile Latmos takımda çoğumuzun ilgi odağı haline gelmişti son bir yıldır. 2022 yılı biterken yeni yıl icin yarış programını yaparken çoğumuzun ilk kayıt yaptırdığı yarış oldu Latmos. Ekibin büyük çoğunluğu İstanbul'dan araçlarla gelecekti. İzmir'den de geçecekleri için kafamda bu yarış için en büyük problem olan ulaşım sorunu çözülmüş oldu. Adana'dan İzmir'e uçakla gidecek İzmir havaalanında İstanbul ekibiyle buluşup yarışın başlayacağı yer olan Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Kapıkırı köyüne gidecektik. Konaklamayı ise orayı iyi bilen Hikmet halletti. Kapıkırı köyünde konaklama icin küçük az kişi kapasiteli pansiyonlar mevcut. Hikmet ocak ayı icinde kalabalık yaklaşık yirmi kişilik bir ekiple oraya gideceğımizden iki ayrı pansiyona rezervasyonumuzu yaptırdı. Ulaşım ve konaklamayı erkenden halledince kafamız rahat bir şekilde yarış tarihini beklemeye başladık. Harikalar diyarına ekipçe yapacağımız zaman yolculuğu için hepimiz erkenden heyecanlıydık.

Ancak şubat ayında meydana gelen Maraş merkezli büyük depremler tüm moralimizi alt üst etti. Mental olarak çok etkilendik. Mersin'de depremleri ciddi şekilde hissetmemiz, birebir iletisimde oldugumuz insanların ciddi sekilde etkilenmesi, kayıplarının olması, tam hayat normale dönüyor derken Hatay'da meydana gelen depremlerden tekrardan etkilenmemiz ekstradan sarstı. Kendi adıma bu dönemde kafayı da yerinde tutmak icin antrenmanları bırakmasam da istedigim hacimde, verimli antrenman yapamadım . Patikaya uzun süre çıkamadım. Cumhuriyet'in 100. Yılında 100k koşma hedefim vardı. Bunun icin en uygun ve ekipçe gidilecek Dağ Yenice 100k'ya indirimli kayıt gününün sonu olan 6 Şubat'ta kayıt yaptıracaktım. O gün deprem olduğu için yaptıramadım. Sonrasında da bu benim için bir öncelik olmaktan çıktı ve 100k hedefini başka bahara erteledim.

Latmos öncesi ilk patika antrenmanını 12 Mart'ta depremden 40 gün sonra yarışa bir aydan az bir süre kalmışken yapabildim. 40 günlük sürede sahil uzunlarını yapsam da böylesine zor zeminde, yükseklik kazanımı çok olan bir yarış için bol tırmanışlı patika antrenmanları şarttı. 12 Marttan sonra her hafta sonu Mersin'de teknik ağırlıklı uzunları yapabildim. Hatta bir hafta sonu Kayrakeşlik-Aladağ parkurunda 750 metrede 400 m yükseklik kazanımlı spontane bir şelale tırmanışı yaptık. Özetle son bir aylık dönemde yaptığım antrenmalarla Latmos hazırlığını nispeten toparladım diyebilirim. 


Yarış haftası 7 Nisan cuma günü önce araçla Adana'ya oradan da uçakla İzmir'e gittim. İstanbul'dan tüm takım ise sabah araçlarla çıkmıştı. İzmir'e indikten 15-20 dk sonra Murat Yılmaz beni havaalanından aldı ve yarışın başlayacağı Muğla-Milas-Kapıkırı köyüne doğru devam ettik. İzmir havaalanında yaklaşık iki saat daha yolumuz olduğunu gösteriyordu navigasyon. 1 saat sonra Söke'yi hemen geçtikten sonra Bafa gölünün manzarası daha Kapıkırı'na varmadan bizi karşılamıştı. Göl manzarası eşliğinde yarım saat daha devam ettikten sonra Kapıkırı'na vardık. Takımdan Orhan Abi ve Gülnur'da bizimle aynı anda Kapıkırı'na varmıştı. Orhan abi ile Agora pansiyonda aynı odada kalacaktık. Eşyaları odaya bıraktıktan sonra hızlı bir keşif turuna çıktık. Patika bir yoldan tam göl kıyısında olan start ve expo alanına aşağıya doğru yürümeye başladık. Kapıkırı tamamı Bafa Gölü'nün kıyısında,tarihi kalıntıların arasında şirin bir ege köyü. Etrafta gördügünüz tavuklar, inekler, tezek kokusuyla tam olarak köy ortamını yaşıyorsunuz Kapıkırı'nda gezerken. Yaklaşık 45 dk icinde neredeyse tüm ekibin Kapıkırı'na gelmesiyle hep birlikte kitlerimizi aldık. Muhteşem göl manzarasına tam doyamadan alanda bir süre koşu dostlarıyla sohbet ettikten sonra, köyün üst kısmında yer alan pansiyona doğru yurümeye başladık. Ekip tamamlanmışken tamamı tarih kokan köydeki tarihi yerlerde foto çekilmeyi de ihmal etmedik.


Yine patikalardan tırmanarak akşam yemeğini yiyeceğimiz Ada pansiyona vardık. Ancak aksam yemeği için söylediğimiz saate henüz 1,5 saat daha vardı. Yarışın kıdemlisi, bölgeye hakim, neredeyse tüm organizasyonu yapan Hikmet'in gelmesine de henüz 1 saatten fazla zaman vardı. Bu süre zarfında köyün tarihi güzelliklerini biraz daha keşfetmeye karar verdik. Üstelik olağanüstü gün batımına da çok kısa bir zaman kalmıştı. Kısa bir yürüyüşle köyün tam merkezindeki göle doğru yukarıdan harika manzaralar yakalayabileceğiniz kaleye ulaştık. Burada harika gün batımı fotoları çektik hep birlikte. Bir taraftan da yarın tavaf edeceğimiz Latmos dağının hacimli kayalarını inceledik.
 

Ada pansiyona dönüp yemeğe oturur oturmaz Hikmetler de ailecek Kapıkırı'na ulaştı. Hep birlikte karbonhidrat ağırlıklı akşam yemeğimizi yedik. Yemekten sonra coach Ayhan ve yarışı metre metre bilen Hikmet'in anlatımıyla teknik toplantımızı da yaptık. Özellikle Hikmet'in parkur tecrübeleri çok değerliydi. Neredeyse %80 kaya zemin olan parkurda baton kullanıp, kullanmamanın avantaj ve dezavantajlarını konuştuk. Ben zaten baton tecrübem olmadığından batonsuz koşmaya karar vermiştim. Yarış sonrası tavsiyem ise baton kullanmayı iyi bilmiyorsanız bu yarışta baton kullanmamanız yönünde. Ancak baton kullanımında tecrübeliyseniz ve ekipmanlarınız batonu sürekli kısaltıp yanınızda taşımaya da müsaitse kullanabilirsiniz.
 
Ekibimiz 45k, 27k ve 10k parkurlarında yoğun bir katılımla yer alacakti. 45k'da coach Ayhan, Hikmet, Can, Gülnur ve ben, 27k'da Emin Abi, Murat Yılmaz ve Serap, 10k'da ise Serkan,Güneş, Orhan Abi ve Yeşim koşacaktı. 17k da ise kimse yoktu. Latmos 17 k parkuru 45k nın ilk 17k'sı, 27k parkuru ise 45k nın son 27k sı şeklinde ayarlanmış durumda. Bölgeyi görmek isteyip uzun mesafe koşmak istemeyenler bir sene parkurun ilk 17k'sı diğer sene son 27k'sını koşacak şekilde tüm güzellikleri görmeyi de düşünebilirler.

Son taktikleri de aldıktan sonra odalarda dinlemeye çekildik. Artık alışkanlık haline geldiği şekilde akşamdan yarış hazırlıklarını büyük ölçüde bitirdim. Mis gibi köy havasında kısa ama dinlendirici bir uykudan sonra yarış sabahı 5:00'da uyandım. Akşamdan ayarladığımız şekilde kahvaltıyı erkenden yaptık. 6:15 gibi hep beraber buluşarak start alanına doğru ilermeye başladık. Yarış 07:00 de başlayacaktı. Gece hava nispeten soğuk olmasına rağmen sabah gün doğumuyla beraber tam koşuya uygun ılıman bir hal almıştı. 2k civarı köy yollarında ısındıktan sonra göl kenarındaki start alanında yerimizi aldık. 27k parkuru saat 09:00 da Bağarcık köyünden başlayacaktı. Ancak araçlarla Bağarcık'a gidileceği için onlar da erkenden kalkıp start alanına gelmişlerdi. Göl kenarında harika manzarayla takım fotomuzu çekildikten sonra artık yarışa hazırdık.



Takımdan Gülnur ile birlikte başlayıp sonra duruma, tempoya göre devam edecek şekilde plan yapmıştık  Yarışın ilk  700-800 metresi düz köy yolunda koştuktan sonra hemen Karya yolunun geçtiği patikaya saparak tek kişilik yollarda tırmanmaya başlayacaktık. Koşulabilir ilk bölümü yarışa da nispeten önlerde başlayarak tempolu bir şekilde geçtik. Kayalar üzerinde Karya yoluna birlestiğimizde önlerde sayılırdık. Aralıksız bir şekilde 7 km tırmanacak bu arada 500 m yükseklik kazanımına ulaşacaktık. Kısa 500 m lik koşulamayan bir düz-iniş bağlantıyla 6 km daha tırmanacak ve toplamda 13 km de 900 m yüksekliğe ulaşmış olacaktık. 


Karya yoluna girip 1-2 km tırmanmıştık ki doğa iyice güzelleşmeye başladı. Hayatımda görmedigim yaşadığım kentte alışık olmadığım rengarenk çiçekler; şekilleriyle, renkleriyle bambaşka bir diyardaymış hissiyatı veren kayalar; kayaların arasından akan, zaman zaman yolumuzu kesen sular,  bir rüya alemine girmiş hissini yarışın hemen başında vermeye başladı. Bu bölümde genelde önden ben gidiyordum. Gülnur'u yarışın hemen başında gözden kaybetmemeye dikkat ediyordum. Araya 4-5 koşucu girdiğinde bir kaç kez yavaşlayıp bekledim. Bazen Gülnur öne geciyor zorlu zeminde düşmemeye gayret ederek, foto video cekebildigimiz yerlerde gördügümüz manzaraları es geçmemeye gayret ediyorduk. Ama bir kaç yerde telefonu daha alamadan düşme tehlikesi yaşadığımdan ve bu durum yavaşlattığından çekemedigim çok yer oldu. Parkur gerçekten çok zorlu ve aşırı derecede dikkat gerektiyordu. Neredeyse tamamı kayalardan oluşan Karya yolunda bastığınız yerlere sürekli kontrol etmeniz, konsantrasyonunuzun üst seviyede olması gerekiyordu. Ufak bir dikkat kaybı ayağınızın burkulmasına ve sakatlanmanıza neden olabilirdi. Bunların yanında 45k parkuru icin zorlayıcı da bir zaman sınırı(cut-off) vardı. 17k parkuru (aynı zamanda 45k nın ilk bölümü) icin zaman sınırı 6 saat , 27k parkuru(45k nın ikinci bölümü) icin de sınır aynı şekilde 6 saatti. Ancak 45k daki zaman sınırı ayrı ayrı koşulan iki parkurun toplamından 2 saat daha az yani 10 saatti. Çok durup, gezme amaçlı düsünüp her yerde foto çekebileceğiniz bir parkur da değildi bu açıdan.

Tırmandıkça doğa güzelleşmeye başladı. Kar sularıyla oluşmuş su geçişleri bizi karşılamaya başladı. Buralarda bitki örtüsü de sıklaşmıştı. Yarışlarda su geçişlerini her zaman sevmişimdir. Sayısız, farklı genişliklerde ancak genelde bir adımla geçebileceğiniz su geçişlerini gördükçe iyice keyiflenmeye başladım. Sürekli tırmanış ve parkurun zorluğu doğanın güzelliği yanında tamamen ikinci planda kalmıştı.


 
Gördüğüm güzelliklere doyamadan 7. Km ye vardık. Önümüzde kısa ve çok da koşmaya müsait olmayan bir iniş vardı. 2 km daha yürü koş tempoyla devam ettikten sonra 10. Km de yeniden tırmanmaya başladık. Gittikçe sertleşen bir eğimle 14. Km ye kadar tırmanmaya devam edecektik. Hızlı olmasa da istikrarlı bir tempoyla devam ediyorduk. Bu bölümde icinde 17k parkurundan koşucuların da olduğu bir ekibi yakalayarak birlikte devam ettik. Bir biz onları bir onlar bizi geçiyordu. 12. km civarında bitki örtüsü ormanlık bir hal almıştı. Harika görüntüleri ile fıstık çamlarının altından geçmeye başlamıştık. Bitki örtüsünün değişmesiyle kuşlar da insanı dinlendiren melodileri ile bizi karşıladı. O kadar güzel tonda sanki "hoşgeldiniz" der gibi ötüyorlardı ki dayanamayıp aynı tonda ıslıkla karşılık verdik. 
 
13. km de 1 km içinde yaklaşık 200 m tırmanarak yarışın ilk yarısındaki tırmanışları bitirdik. Yarışta toplamda gerçekleştireceğimiz tırmanışın yarısına yakınını ilk 13 km de tamamlamıştık. Artık ilk CP yani 17. km ye kadar iniş başlamıştı. Ancak iniş dediysem bazı yarışlarda olduğu gibi paldır küldür 4:30-5:00 pace hızla inebileceğiniz bir bölüm aklınıza gelmesin. Çok temkinli gözünüzü 1 dk olsun önünüzden ayıramadığınız aşırı teknik parkur devam ediyordu. 14-15 km deki inişleri 14-16 dk/km hızlarda inebildik en fazla. 15. kmnin sonlarına doğru doğa değişti Karya yolundan çıktık. Yemyeşil ortasından dere akan ormanlık alanda nispeten daha koşulabilir bir bölüme geldik. İlk CP ye artık kısa bir mesafe kalmıştı. Fotoğrafçılar bu yemyeşil vadide harika fotolarımızı çekmek için konuşlanmışlardı. Öyle bir doğa ki fotoğrafınız da diğer yarışlara göre bir başka çıkıyor. 



Koşulabilir inişte aşırı hızlı gitmediğimizden bu bölümde az önce bahsettiğim gruptan bizi yakalayıp geçenler oldu. 17. km ye yaklaşırken ilk CP'nin de olduğu Bağarcık köyüne giriş yaptık. Parke taşlı köy yolları başlamıştı. Bayır aşağı sert kısa bir iniş sonrası 17k parkuru için hazırlanan finish tagını geçerek ilk CP'ye vardık. 17 km yi 3 saat 32 dakikada geçebilmiştik ve bu yarış standartlarına göre bu ortalama üstü bir süreydi. Örneğin 17 km parkurunu bitiren koşucuların %75'inden daha iyi bir sürede gelmiştik ilk CP'ye. Sularım tamamen bitmemişti. Yedek suluklarımdan birini ve eksilen suluklarımı doldurarak 1,5 lt su ile CP'den çok zaman kaybetmeden çıktık. Limon, tuz, tuzlu kraker ve elma yiyerek beslenmeyi hızlıca hallettim. Bu arada bu CP de bizle beraber 45k parkurunda muhtemelen bizle aynı yaş grubunda daha sonra adının Candan olduğunu öğreneceğimiz bir kadın koşucu ile  birlikte gelmiştik. Candan CP'den bizden biraz önce çıktı. Hemen ardından biz de o sırada CP'ye gelen bir kaç koşucu ile birlikte çıktık. 17k'cılar icin yarış bittiğinden parkur tenhalaşmıştı. Köy çıkışında bir çayın üstündeki köprüden geçtik. 18-20. kmler yarış standartlarına göre koşulabilir durumdaydı. Buralarda hafif ancak istikrarlı bir tempoyla ilerledik. Bizden az önce CP'den çıkan Candan'ı ve bir yarışmacıyı daha bu bölümde geçtik. Parkur genelde tek kişilik patika olarak devam ettiğinden bu geçişlerden birinde bacağımı kayadan atlayayım diye fazla açtığımdan sol üst iç bacak kasıma kramp girdi. Ekstradan tuz hapı alıp biraz tempo düşürdüm. Allah'tan kısa süre sonra geçti ve yarış sonuna kadar bir daha uğramadı. Bu arada Gülnur'un biraz gerisinde kaldım. Ancak 1-1,5 km sonra tekrardan yetiştim. Bu bölümde de keyifli su geçişleri devam ediyordu. Islanmadan geçmeniz bazılarında mümkün değildi. Tam doğal köy ortamı olduğundan köy geçişlerinde ve ineklerin otladığı yerlerde bazen tezeklere basmadan geçmeniz mümkün olmuyordu. Bu nedenle su gördük mü sık sık atlayarak geçmek mümkün olsa da ayakkabımız temizlensin diye suyun gözüne gözüne basıp geçtiğimiz de oluyordu. 

21. Km de demir bahçe kapısından geçerek yemyeşil bir bahçeye giriş yaptık ve bu girişle beraber 4 km boyunca sertleşerek yapacağımız tırmanış da başlamış oldu. Yemyeşil bahçede 1 km civarı tırmanmıştık ki bahçe duvarına dayanmış 5-6 basamaklı bir ahşap merdiven  çıktı karşımıza. Merdivenden keyifle tırmanarak bitki örtüsünün sıklaştığı bir bölüme giriş yaptık. Yürü-koş modunda devam ediyorduk. Zemin çamurlu yer yer sulu ama koşulabilir bir eğimde devam ediyordu. Bu tarz koşulabilir tırmanışlarda Gülnur gayet iyi gidiyordu. Yer yer aramız 500 m civarında açılıyordu. Birlikte koşmasaydık muhtemelen daha sık yürüme modunda ilerleyebilirdim bu bölümde. Tırmanışın ortalarına doğru tekrardan Gülnur'a yetiştim. Birlikte tırmanmaya devam ettik. 22.km de  zeminin çarşak ıslak kaya olduğu bir bölümde bu sefer Gülnur ayağını burktu. Hemen oradaki buz gibi akan kar sularının oluşturduğu su  birikintisine buz niyetine ayağını bastı. 1-2 dk şişmesin diye durduk bekledik. Sonra biraz daha iyi hissedince devam ettik. Bu sürede Candan tekrardan bize yetişti ve birlikte tırmanmaya başladık. 24. Km de tırmanış bitti ve nihayet 700-800 m devam edecek toprak orman yoluna geldik. Ancak çok fazla koşamadan tekrardan kaya kaygan genelde single-track teknik bir inişe başladık . Karya yolu ile tekrardan birleşmisti parkur. Bu teknik inişte Candan bizden bayağı bir hızlı indi ve bir süre sonra gözden kayboldu. Muhtemelen Gülnur'un yaş grubunda kürsüyü zorlayacak yarışmacılardan biri olduğundan aramızda da bir süredir tatlı bir rekabet başlamıştı. 26.km ye kadar aşırı teknik, kaygan kayaların üzerinden Karya yolundan devam ettik. 26-27 km. civarı Sakarkaya köyüne ulaştık. Köyün hemen girişinde parke taşlı yol yeni başlamıştı ki ikinci CP bizleri karşıladı. Hızlıca suları doldurup, yine tuzlu ağırlıklı beslenerek CP de fazla oyalanmadık. 1-2 yudum soda ictikten sonra elimde bir dilim elmayla CP'den ayrıldım. Köyün icinde parke taşlı koşulabilir yollarda fazla devam edemeden köy okulunun bahçesinden tekrardan patikaya bağlandık.

Bölgede hayvancılık yoğun olduğundan özellikle bu CP'den sonra kapalı bahçe kapıları sık sık karşınıza çıkmaya başlıyor. Kimi önceki yarışmacıların açık bıraktığı kimi ise bizim açmak zorunda olduğumuz bu kapılar parkurun karakteristik özelliklerinden biri. Ekseriyetle kapıların üzerinde hayvanların çıkmaması için "Kapalı tutunuz." yazıyor. 

29. Km de tekrardan sert bir tırmanış yaptıktan sonra yine 3 km lik teknik bir iniş bizleri bekliyordu. Aynı yavaş tempolarla burayı da geçtikten sonra 34. Km de son CP olan Karahayıt'a yaklaşmaya başlamıştık. Köye yaklaşırken belki de yarışın aralıksız en koşulabilir iniş ağırlıklı bölümlerinden birine gelmiştik. Enerjim yerindeydi ve hızımı arttırdım. Bir ara Gülnur'u gözden kaybedecek gibi olunca durdum ve 10-15 sn bekledim. Son CP olan Karahayıt' a da beraber girdik. Bu CP de limon kalmamıştı. Hızlıca tuzlu kraker, soda ve elma tüketip 3 suluğum dolu bir  şekilde CP den ayrıldım. 

Yarışın bundan sonraki bölümü iniş ağırlıklı gösteriyordu eğim haritasında. Ancak yarışın karakteristiği aralıksız koşabileceğimiz bir bölüm olmadığını da öğrenmiştik. Yediler manastırının yakınından da bu bölümde geçiyorsunuz. Kaya geçişleri burada da çok keyifli, hatta yarış boyunca üzerinden geçtığiniz en hacimli, kocaman kayaların üzerinden bu bölümde geçiyor olabilirseniz. O kadar orijinal yerler var ki kendinizi taş devrinde hissedebilirsiniz. 

3-4 km duvarlardan atladığımız bahçe geçişlerinden sonra Bafa Gölü tüm güzelliğiyle görüş açımıza girmişti tekrardan. Dağı komple dönüp neredeyse zirvesine kadar yaklaşıp tekrardan yarışa başladığımız Kapıkırı köyüne, gölün kıyısına doğru ilerliyorduk. Zemin tamamen gri sert kayalık bir hal almıştı 40. km ye yaklaşırken eğim de iyice sertleşmişti. Koşmak imkansızdı. Temkinli adımlarla ilerlemeye çalışıyorduk. Hatta bu bölümde bir yerde oturup kayadan kaydırak gibi indik. Bu inişten sonra tekrardan bir tırmanış başladı. Gülnur hala güçlü bir şekilde tırmanmaya devam ediyordu. Benim artık pek dermanım kalmamıstı. Bu bölümde artık yetişemedim ve Gülnur yalnız devam etti. Yarışın son 700 metresinde Kapıkırı köyüne ters istikametten giriş yaptım. Son 2-3 km de biraz düşsem de köye giriş yaptıktan sonra her şeye rağmen 6:00 pace civarı koşarak finishe yaklaştım. Finishte ekipten 27k da harika koşan parkurun ve Latmos'un fazlasıyla hakkını veren Murat Yılmaz ve oda arkadaşım Orhan Abi beni karşıladı. Finish fotosunu bu sefer Orhan Abi hatırlatarak çekti. Gülnur benden 3 dk önce bitiş çizgisini geçmişti.

Önce 2 tas çorba ictim sonra Murat Kapadokya'daki gibi çantasında taşıdığı ikramlarıyla bizi kendimize getirdi. 

Yarışı son CP den sonra 9 saatin altında bitirmeyi hedeflemiştim. Tam olmasa da 9 saat 8 dk da yarışı bitirebildim. Çok kendimi zorlamadan müthiş keyifli, aşırı teknik,  koştuğum üçüncü 9 saat civarındaki ultra mesafem olarak kayıtlara geçti bu doğa harikası parkur.

Ekipten coach Ayhan 45k da harika koşarak yaş grubunda üçüncü oldu. Emin abi 27k parkurunda müthiş bir performansla yaş grubu ikincisi olarak tamamladı. Tüm parkurlarda koşan ekibin tamamı ciddi sakatlıksız, güçlü bir şekilde yarışı tamamlamayı başardık. Akşam ödül töreninde harika gün batımı manzarasıyla Bafa Gölü kenarında Ayhan ve Emin abiyi  kürsüde alkışladık. Ada pansiyona akşam yemeği için giderken harika tonlarla bize belkide en güzel hallerinden birini sunan Kapıkırı gün batımına doya doya takım fotoğrafımızı  çekildik.

Ardından Bafa Gölü manzarasıyla hep birlikte Hikmet'in ege otlarıyla zenginleştirdiği çok keyifli bir yemek yedik. Ertesi gün kahvaltının ardından tamamı sit alanı icinde yer alan Kapıkırı'nı biraz daha keşfettikten sonra yola koyulduk. 

İyi ki gelmişim, iyi ki koşuyorum, iyi ki bu güzel insanları tanımışım dediğim dolu dolu bir hafta sonunu daha yaşanmışlıklar arasına şükürler olsun ki ekledim. 

Sağlıkla, koşuyla nice keşiflere...

⏱ 09:08:48

▶️ 42,64 k - ↗️⛰ +2144 mt

🏁Gen. 50/67 - Yaş 19/24



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varda Ultra Trail 27k Yarış Raporu - 11/11/2023

Kapadokya Ultra CMT 63K Yarış Raporu -15/10/2022