Efes Ultra 42k Yarış Raporu - 19/03/2022

Bu sene icin hedefim Mart ayının sonunda evimizin önünde Mersin'de ilk maratonumu koşmaktı . Bu nedenle takımım Artofrun'dan 20 kişiye yakın bir katılımın olacağı Efes Ultra'ya tarih çok yakın olduğundan gidemeyecektim. Ancak yarışa 2 ay kala Mersin Maratonu bir anda iptal olunca ilk başta boşluğa düşmeme rağmen hızlıca Efes'te 42k koşmaya karar verdim. İlk başta çok üzülmüstüm maraton hedefimi ertelemek zorunda kaldığımdan. Ama dönüp baktığımda iyiki iptal olmuş diyorum.

Efes koşacağım 3. patika olacaktı. 2021 yılı içinde İznik 30k ve Kapadokya 38k parkurlarında çok güzel kazanımlar koymuştum cebime. Yarıştan 3 hafta önce hazırlıklar çok iyi giderken ağır bir grip geçirdim. 8 gün antrenman yapamadım. Koşuya başladığımın 4. yılında en uzun mecburi aralarımdan biri oldu bu. İzmir uçağına bindiğimde kafamda bu mecburi ara yarışta performansımı ne kadar etkiler diye sorular sormaya devam ediyordum. Bir taraftan da hastalık öncesinde ve sonrasında antrenmanım iyi temkinli giderim yavaş da olsa bitiririm diye kendimi telkin ediyordum. Yarışa bir hafta kala Mart ayının ortasında tüm yurdu saran aşırı soğuk hava ayrı bir tedirginlik yarattı. Yarış haftası Selçuk'ta geceleri sıcaklık sıfırın altındaydı. Gündüz ise en fazla 5-6 derecelere çıkıyordu. Üstüne üstlük bir de yarış günü saatte 40 km'lere çıkan rüzgar uyarısı iyice canımızı sıkmıştı. Patikanın doğasında bilinmezlik her daim vardı. Belki de kendine bu kadar tutkuyla bağlamasının altında yatan yegane unsurlardan biri de bu sürprizler ve yaşattığı macera hissiydi. 

Selçuk'a ekipten ilk ben vardım. 2 gün boyunca kalacağımız otele yerleştim. Hava gündüz bile o kadar soğuktu ki klimayı en sıcak seviyede çalıştırmama rağmen uzun süre ancak yorganın altına girerek ısınabildim. Benden sonra koç Ayhan ve Sezin geldiler otele. Hazırlanıp kitleri almaya çıktık. O arada Volkan'la eşi de varmıştı. Fuar alanı Selçuk merkezde çimenlerin arasında çok geniş bir alanda kurulmuştu. Rüzgardan devrilen stand çadırları yarın için iyiden iyiye tedirginlik yaratıyordu. Fuar alanında Hasan ve Bora da ekibe katıldı. Kitlerimizi aldıktan sonra karbonhidrat yüklemesi için pideciye gittik. Son zamanlarda yediğim en lezzetli, bol kepçe pideydi. Otele geçtik ve biraz dinlenip akşam otelin cafesinde buluşmak üzere sözleştik. Ayhan teknik olarak tüm parkurların üzerinden son bir kez geçip önerilerde bulunacaktı.

Akşam Orhan Abi, Yeşim, Murat ve Fikri'nin de katılımıyla ekip tamamlandı. Koçtan son  taktikleri aldıktan sonra, odada koçun tavsiyesi üzerine yanımda getirdiğim nabız düzenleyici etkisi olan pancar ve fıstığı da yedikten sonra yarışta giyeceğim kıyafetleri hazırlamaya koyuldum. Kapadokya'da bu hazırlığı geceden yapmadığım için sabah iki ayağım bir pabuca girmiş ve starta nefes nefese yetişebilmiştim. Bu sefer neredeyse herşeyi yatmadan hazırladım ve sabah sadece giyinmek kaldı. İzmir'de bu tarihlerde şort-tshirt koşulabileceğini hayal etmiştim. Ancak hava en kalın koşu kıyafetlerimi yanıma almamı gerektirdi.

5 saat civarı kısa bir uykudan sonra akşamki hazırlığın yardımıyla üzerimi giyinip saat 05:30'da kahvaltıya indim. Hızlı bir kahvaltıdan sonra iki araba startın verileceği Efes alt kapıya doğru hareket ettik. Sabah tüyler ürperten bir soğuk vardı. Ancak rüzgar beklenen kadar hızlı esmiyordu Allah'tan. 42k, 61k ve 120k yarışları aynı anda saat 07:00 de başlayacaktı. Takımımızdan Hikmet de starttan önce Aydın'dan araç ile gelerek ekibe katılmıştı. Takımdan koç Ayhan 61k , ben, Bora, Hasan, Volkan ve Hikmet ise 42k parkurunda ter dökecektik. Koşu dostlarından Göksel ve Ahmet Dara ile de starttan önce selamlaşıp heyecanımıza ortak olduk. Fotolarımızı çekilip start saatini beklemeye başladık. 

3 uzun parkur için yaklaşık 450 kişi koşacaktı. Start heyecanı çok farklı, yalnız yaşayanın bileceği harika bir his. Derken geri sayım tamamlandı ve yarış başladı. Volkan, ben ve Hasan birlikte koşmaya başladık yarışın başında. Ayhan ve Hikmet zaten gelişine roketledi. Bir daha da yarış sonuna kadar göremedik ikisini de. Bora da onların biraz arkasından devam etti. 1.  km de antik kentin etrafından asfalt yoldan ilerlemeye başladık. Hemen sol tarafımızdaki tamamen buz tutmuş yağmur suyu göleti havanın soğukluğunu anlatmaya yetiyordu. Yine de başlangıçta rüzgarın beklenenden az şiddette olması ve güneşli hava bir nebze olsun içimizi rahatlatmıştı. İlk 4 km antik kentin etrafından devam ettik. 3. km'den sonra asfalt yoldan hafif tırmandıktan sonra 4. km de Efes antik tiyatronun yanından parke taşlı yoldan inişe geçtik. Yarısın başından beri Hasan'la birlikte devam ediyorduk. Volkan ilk bölümde biraz arkamızda kalmıştı. 3. km civarı Mersin ekibinden Hakan ve Aydın'la karşılaştık. Özellikle Hakan ile patika uzunlarının tamamını birlikte yapmıştık. Yarışta da birlikte koşmak ayrı keyif verdi. Hakan, Hasan ve ben birlikte devam ettik. 5-6. km'lerde kısa ama sert ilk patika tırmanışına geldik. Keçi yolu tarzı dik tırmanış nabzımızı yükseltti. Yarış boyu belirlediğimiz nabız sınırına geldiğimde hafif frene basarak son bölüme iyi girip tempoyu arttırmayı hedeflemiştik. Bu bölümde stratejiye bağlı kalarak nabzım yükseldiğinde 20-25 adımlık kısa dinlenmeler versem de genelde koşarak tırmandım. 


Tırmanış bittikten sonra Pamucak sahile doğru inmeye başladık. Pamucak sahil 5 kmyi bulan Türkiye'nin en uzun kumsallarından birisi. Bu uzun sahilin yaklaşık 1 km'yi bulan bölümünü plajdan kumlara basarak kostuğumuzda 12. kmyi arkamızda bırakmıştık. Bu geçiş kesinlikle yarısın en keyifli yerlerinden biriydi. Denize dökülen tatlı su bağlantıları mecburi kısa bir kaç su geçişine de imkan sağlıyordu. Harika fotoğrafların çıktığı muhteşem bir bölümdü. Video çekmeyi ihmal etmedim burada ancak maalesef fotoğrafçılara denk gelemediğimi üzülerek yarış sonunda öğrendim.

Pamucak sahil geçişinden sonra 13. km de ilk CP'ye (kontrol noktası)  vardık. Bir iki dilim muz ve  portakal yedim. Sonra bağcığı çözülen ayakkabımı bağlayayım kumları da silkeleyeyim derken biraz fazla oyalandım. Allah'tan bize yetişen Volkan'ın da iteklemesiyle daha da çok zaman kaybetmeden CP'den ayrıldım. Bir süre sonra CP'yi transit geçen Volkan'a yetiştim. 1 km daha düz devam edip ana yolu geçtikten sonra 10 km ye yakın tırmanarak 500 m yükseklik kazanacağımız yarışın en zorlu bölümüne vardık. Bu bölümde Hasan da tekrardan bize yetişti. İlk CP'den biraz geç ayrılan Hakan'ı uzaktan görebilsem de biraz geride kalmıştı. Çok sert olmayan eğim sayesinde 3-4 km daha nabzı aşırı yükseltmeden koşarak devam edebildim. Bu bölümde Volkan'la uzun süre yan yana gittik. Hasan da hemen arkamızdaydı. Yol ortasında ve yan taraflardaki papatyalar görülmeye değerdi tırmanışta. 21. kmye kadar bu şekilde devam ettik. Sonra zirveyi gördük ve 1 km boyunca inişe geçtik. İnişte Volkan'la aramız biraz açıldı ve öne geçtim. Bir sonraki CP olan Meryem Ana'ya artık iyice yaklaşmıştık. Ancak buraya varmadan yarışın en dik tırmanışı bizleri bekliyordu. Mecburen yürüyerek bu tırmanışı da geçtik ve Meryem Ana'ya vardık. İlk CP'den ve önceki yarışlardan tecrübe bu sefer fazla oyalanmamayı kafaya koymuştum. CP'yi görür görmez suluğumun kapağını açtım. Diğer suluğum su sızdırmaya başlayıp üstümü ıslattığından tek sulukla devam edecektim. Hızlıca suyumu doldurdum. Biraz soda içtim. O arada Volkan da CP'ye geldi ve hızlıca ayrıldı. Çok zaman kaybetmeden hemen ardından ben de yola devam ettim. Yarışlarda jel, tuz hapı, su gibi ihtiyaçlar sürekli yanınızdaysa koşarken de çok rahat beslenebiliyorsunuz. Bu nedenle  koç Ayhan'ın da dediği gibi   ekstra bir durum olmadıkça CP'de 1 dk dan fazla kaybedilen zaman eksi yazmaya başlıyor. Bu yarışta bunu daha iyi anladım.

Meryem Ana CP sinde artık 23. km yi geçmiştik ve tırmanışlar neredeyse bitmişti. Yarışın yarısından fazlasını geride bırakmıştık artık. Hava hala çok soğuk ve rüzgar dönem dönem sert esmeye devam ediyordu. Rüzgarlığımı CP'de çıkarsam mı diye düşünürken CP çıkışı eldiveni tekrardan takarken buldum kendimi. Önümüzde yoğun inişle geçecek bir 16 km kalmıştı. İnişte yine hızımı arttırdım, Volkan'la bu bölümden sonra biraz mesafemiz açıldı. 26. km de yarışın son uzun tırmanışını da ardımızda bırakırken orman ve deniz manzarası iyice muhteşem bir hal aldı. Yavaşlamışken foto çekmeyi ihmal etmedim. 

Son tırmanışı da geçtikten sonra 6 kmlik iniş bölümüne gelmiştik. 28. Km ye doğru bir yol ayrımında önümdeki kişi işaretli olmayan yoldan  devam etti. Patika yarışlarında unutulmaması gereken önemli konulardan biri önünüzdeki kişiyi takip etmemek! Nice elit atletin kaybolup daha uzun koştuğu pek çok yarış duymuştum. Canlı canlı yaşayınca yine de işimi garantiye alıp saatimdeki rotayı da kontrol edip emin oldum ve doğru yoldan devam ettim. Yanlış yola sapan arkadaşı da uyararak geri dönmesini sağladık. Bu ayrımdan sonra kısa bir  asfalt geçişiyle 23k parkuruyla birleştik bir süre sonra da 60 ve 120k parkurları ayrıldı.  Yol ayrımından sonra yarışın en sert inişine geldik. Keçi yolu hatta yer yer yürüyecek yol bile olmayan patikada fren yapa yapa inmeye başladık. Yangın yolu diye tabir edilen bu bölümde yaklaşık 500 m lik mesafede 100 m. den fazla bir yükseklik kaybı vardı . Kazasız belasız indikten sonra toprak yol tekrardan koşulabilir hale geldi. 



Artık 30 km yi geride bırakmıştık. Kendimi gayet iyi hissediyordum. Yarış öncesi 5 saat altı bitiririm diyordum ancak  hissiyat iyi olunca kendime 4,5 saat hedef belirledim. Tekrardan Efes antik kentine yaklaşmıştık. 32. km civarı tarla geçişinde Bora ile karşılaştım. Bacağında ağrıların artması nedeniyle yavaşlamıştı. Bir süre beraber koştuktan sonra devam ettim. Efes antik kenti yanından yarışa başladığımız yerlerden tekrardan geçip Selçuk şehir merkezine iyice yaklaşmıştık. Artık asfalttan koşuyorduk. Bu sırada koşu dostlarından Cansel ile karşılaştım. Cansel 23k parkurunda yarışıyordu. Sekerek yürü koş seklinde gidiyordu ciddi bir kramp girmişti bacağına. Durdum, fazladan kalan tuz hapı ve jelimi onunla paylaştım. Başarılar dileyerek tekrardan hızımı arttırdım. Kuşadası ana yolundan karşıya geçerek Selçuk ilçe merkezine giriş yapmıştık sonunda. Artık son 3  km kalmıştı. Uzun düz park geçişinde 23k ve 42k koşucularının çoğu gücünü tüketmiş ve yürümeye başlamıştı. Gücüm yerinde ve herhangi bir ağrım yoktu. Düz yolda hızımı arttırarak devam ettim. Selçuk'un parke taşlı yollarına girdiğimizde son 1,5 km deydik artık. Tarihi İsa Bey camisinin önünden kısa son tırmanışı da tamamlayarak yokuş aşağı hızımı tekrar yükseltip bitiş çizgisine doğru koşmaya başladım. 

Yokuş bitimi sonradan harika koştuğunu öğrendiğim Ahmet Dara'nın da verdiği destekle iyice hızlandım ve güçlü bir şekilde yarışı tamamladım.


Efes Ultra 42k en keyif aldığım yarışlardan biri olarak yerini aldı. Takımım Artofrun'dan farklı mesafelerde yarışan herkes parkurlarını sağlıkla tamamladı.  Koç Ayhan 61k da yaş grubunda ikinci, Hikmet 42k yaş grubunda ikinci, kısa süre önce takımımızdan ayrılan Sertaç ise yine yaş grubunda 3. oldu. Hikmet erken ayrılınca ertesi gün madalyasını almak bana nasip oldu. Ertesi gün 12k parkurunda koşan Yeşim, Gülnur ve Fikri'ye takım olarak parkur boyu destek vermeye çalıştık. Destek verirken de aşırı keyif aldım. Ekip ruhunu iliklerimize kadar hissettiğimiz bir hafta sonu oldu.



Ultramaraton denince ülkemizde akla ilk gelen kişilerden Aykut Çelikbaş'ın şu an basımı olmayan "Ultra Kitap" ını takımımdan Bora ve Yeşim sayesinde Efes dönüşü hemen okumaya başladım. Yazımı kitabın hemen başında geçen bir söz ile bitiriyorum.

"Hayatın kendisi çılgınca görünürken deliliğin ne olduğunu kim söyleyebilir?
Hayallerden vazgeçmek... Belki budur delilik." Cervantes, Don Quixote

Hayal etmeye devam... 🙂🙏

⏱ 04:36:36
▶️ 39 k - ↗️⛰ + 1164mt
🏁Gen. 93/193 - Yaş 37/63


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Varda Ultra Trail 27k Yarış Raporu - 11/11/2023

Latmos Ultra 45k - 08/04/2023

Kapadokya Ultra CMT 63K Yarış Raporu -15/10/2022