Kapadokya CST 38K Yarış Raporu -16/10/2021

Yarış sabahı erken kalktım. Bizim yarış CST 38k 10:00 da başlayacaktı. Amacım 07:00 de 63k ve 119k koşacak arkadaşları uğurlamaktı. Onun yanında hem balonları görecek hem de erkenden havaya girecektim. Start verildikten sonra Ayhan ile buluştuk. Hocam dün akşam tuz hapımın eksik olduğunu fark etmişti. Ayhan ile 7 ayı aşkın süredir birlikte çalışıyoruz. Tecrübesiyle, birikimiyle çoğu zaman beni benden daha iyi tanıyor diyebilirim. 3,5 yılı aşkın süredir koşuyorum. Bunun son 7 ayı kendimi en güçlü hissettiğim ve en motive koştuğum dönem diyebilirim.

Ayhan'la laflayarak tuz hapını almak için onun kaldığı Kilim Otel'e doğru yürümeye başladık. Yolda hem yarış stratejisinin son kez üzerinden geçtik hem de muhabbet ettik. Otele vardığımızda tuz hapının olduğu çantayı dün akşam oturduğu kafede unuttuğunu fark ettik. Starttan önce buluşur hallederiz diyerek ayrıldık ve bizim kaldığımız Yıldız Otel’e doğru devam ettim. Yıldız Otel konum ve fiyat olarak iyiydi. Bahçesi çocukların hoşuna gitti. Ancak çocuklarla geleceğimizi defalarca söylememize rağmen sigara içilen oda vermeleri biraz keyfimizi kaçırdı. Sonuç olarak zorda kalındığında değerlendirilebilecek bir alternatif olarak aklımızda kaldı.

Sinan ile 7:30 gibi kahvaltıda buluşuruz diye sözleşmiştik. Her zamanki sporcu dakikliğiyle yolda gelirken aradı ve dediğimiz saatte buluştuk. Sinan 25 yıllık arkadaşım. İyi yüzücü ve daha önce Kapadokya'da 63k koşmuşluğu var. Yarıştan önceki 2-3 aylık dönemde Sinan'la özellikle uzun antrenmanları birlikte yaptık. Kapadokya planını da birlikte şekillendirdik ve ailecek hep birlikte geldik yarışa.

Kahvaltıyı güzel bir şekilde tamamladıktan sonra 2 ay önce İznik'te yaşadığım beslenme kaynaklı soru işaretleri tamamen kafamdan silinmişti. İznik'te hem yarış günü hem de öncesinde iyi beslenememiş ve yarışta bunun sıkıntısını ciddi bir şekilde yaşamıştım. Bu sefer yarış haftası Ayhan'la da sürekli haberleşerek planlı ve iyi bir hafta geçirdim beslenme açısından.

Kahvaltıdan sonra, hazırlanıp saat 09:00'da buluşmak üzere odalara geçtik. Ancak geceden bazı şeylerin hazırlığını yapmadığımdan biraz son dakikacılığımı konuşturdum. Otelden çıktığımızda saat 09:35 ti. Çantamda 500 ml Wup efervesan tabletli su, 500 ml normal su, 7-8 tane Hi5 portakallı jel, 1 adet koska tahin pekmez ve 3 tuz hapı vardı. Start çizgisine koştur koştur giderken bir de saatime rotayı tam yükleyemediğimi fark ettim. Neyse ki kontrol etmişim ve kısa sürede hallettim. O arada tuz hapı için Ayhan aramış. Tam 09:55 te Ayhan'dan takviye tuz haplarını alabildim. Sinan ile 09:57 de starttaki yerimizi alabildik. Dalgalı çıkış yapılacaktı ve yerimiz önlerdeydi diyebilirim. Kalan sürede başlangıç fotolarımızı çekildik ve artık uzun süredir beklediğimiz Türkiye'nin en büyük patika yarışı için hazırdık.

Yarışın ilk kmsinde İznik 35k parkurundaki gibi dik bir tırmanış vardı. İlk 1 km de nabzı 170 bpm üzerine çıkarmadan sakin sakin tırmandım, bazı yerlerde yürüdüm hatta. İznik'te stratejiye uymayıp nabzı ilk bölümde fazla yükseltmiştim. Yarışın sonuna kadar bunun sıkıntısını çekmiş nabzı toparlayamamıştım. Bu nedenle ilk bölümde biraz fazla temkinli davranmış olabilirim. Biraz gerilere ve kalabalığa kaldık. İlk tırmanış bittikten sonra hemen tek kişilik patikalar başladı. Fazla kalabalığa kaldığımızdan buralarda yer yer yürümek zorunda kaldık hatta bazı yerlerde durduk. Buradan kurtulduktan sonra stratejiye uygun bir şekilde devam ettim. 2-6 kmler arası inisli çıkışlı devam ediyor parkur Ortahisar'a kadar.

Ortahisar'a parke taşlı bir tırmanışla vardık. Tırmanışın sonunda bekleyen çocuklara "çak" yaptıktan sonra 6. km civarı Ortahisar kalesini tüm ihtişamıyla görmeye başladık. İlk jelimi ve hemen arkasında da tuz hapımı bu bölümde tükettim. Ortahisar sokaklarında yer yer arabaların arasından yılan gibi kıvrıldıktan sonra 7. km deki merdivenli inişe geldik. Burası yarışın keyifli kısımlarından biri. Uzun merdivenlerden seke seke vadiye iniyorsunuz. Vadide güneş etkisinden de nispeten kurtulunca tempoyu arttırdım biraz. Ankara'dan bir arkadaşla beraber koştuk bu bölümlerde. Onun da ilk 38k yarışıymış. Ankara'da nerelerde antrenman yaptıklarından konuştuk. Eymir'i zaten biliyordum ama Hacettepe kampüsünde de antrenman yapılabildiğini yeni öğrendim.

Derken başarılar dileyip biraz daha hızlandım ve yarışta sayısını hatırlamadığım tünel geçişlerinin ilkine geldik. Bu geçişler gerçekten çok keyifliydi. Hele zifiri karanlık bir tanesi vardı ki telefon ışıklarını yakmak zorunda kaldık . Tabi tünel geçişlerin bazılarında video çekmeyi de ihmal etmedim.


Bu arada 11. km yi geçmiş ve ilk Cp'nin olduğu İbrahimpaşa'ya doğru tırmanmaya başlamıştık. Ibrahimpaşa'ya tırmandığımız bölümde yavaşlamayı da fırsat bilip Sinan'la foto çekildik. Köprü geçişinden sonra İbrahimpaşa köyü ve ilk Cp... Hesapladığımdan biraz daha yavaş bir tempoda 1 saat 28 dakikada CP’ye varmıştım. Cp'de suyumu doldurdum. 1-2 yudum soda ve 2-3 çizi yedim. Tahminimden biraz daha fazla oyalanıp CP’den ayrıldık. İbrahimpaşa’dan sonra da Sinan’la birlikte devam ettik. Tırmanış yaklaşık 2-3 km daha sürdü. Burayı yürü koş şeklinde geçtik. Bu bölümde takımımız Artofrun daki arkadaşların tavsiyesiyle yarıştan önce 1 kez deneyip memnun kaldığım koska tahin-pekmezi almaya karar verdim. Koska tahin pekmez bana çocukken çok sevdiğim tüp çikolataları hatırlatıyor. Kapağını kapatıp 3-4 seferde tüketeceğiniz bir ürün olduğundan kullanışlı.  Böylesi bir uzun yarışta nasıl etkileyeceğini kestiremediğim ve jele göre daha çok susatacağını düşündüğümden suyumun tam olduğu ve enerjimin yüksek olduğu ilk Cp sonrası kullanmayı tercih etmiştim. 30. Km den sonra susuz kalınca bu kararın çok yerinde olduğunu daha iyi anlayacaktım.

Tırmanış bitip de yarışın en yüksek irtifalı bölümlerine yaklaşırken sağ tarafta Uçhisar kalesi görünmeye başladı. Yolun düzleşmesi ve inişlerin de artmasıyla nihayet koşmaya başladık. Yamaçlı teknik bir inişten sonra karşımızda Uçhisar şehir merkezini görmeye başladık. Ana yoldan geçtikten sonra Uçhisar merkeze doğru devam eden 63k parkurundan ayrılarak sağ taraftan Zelve vadisine doğru devam ettik. Buralarda nihayet 6:00 pace civarında gitmeye başlamıştık. Zelve vadisi yarışın bir diğer keyifli bölümüydü. Orman içinden muhteşem sonbahar görüntüleriyle yer yer oturur vaziyette geçtiğimiz tünellerin yer aldığı tek kişilik patikalar mükemmeldi. Kaya ve çamur geçişleri olduğundan hızımızı bölüm bölüm azaltsak da istikrarlı bir tempoda devam edebildik. Sonrasında yol genişledi ve daha hızlı bir tempoda Göreme’ye doğru devam ettik. Artık 20. Kmyi geçmiş yarışı yarılamıştık. Göreme’ye yaklaşırken toprak zemin parke taşa döndü ve “güzel atlar ülkesine” yakışan şekilde rengarenk atların olduğu at çiftliklerinin yanından geçerek Aşıklar Tepesi’ne doğru tırmanmaya başladık. Sinan ile hala beraberdik. 23. Km’deki Göreme CP’ye artık çok yaklaşmıştık. Göreme’ye eşlerimiz çocuklarla birlikte gelecekti. Tam tırmanışa başladığımızda eşimi aradım ve CP’ye varmak üzere olduklarını öğrendim. CP’de onları da görecek olmanın motivasyonu ile dik aşıklar tepesine güçlü bir şekilde tırmandık. Yukarıya çıktığımızda muhteşem bir manzara bizleri bekliyordu. Koş yürü tempodayken bir iki foto çekip manzaraya doyamadan devam ettik.

Artık parke taşlı zeminden Göreme merkeze doğru inmeye başlamıştık. İnişe geçip hızımı arttırdığım sırada Mersin’den Aydın Şahin hocaları gördüm. Selamlaşıp, başarı diledikten sonra CP’ye kalan son 500 metreyi de hızlı ve güçlü bir şekilde tamamlayarak kontrol noktasına geldim.

CP’nin hemen girişinde kuzularım ve Aydan’ımı gördüm. Kuzuların uykusu gelmişti pek pas vermediler J. Önceden planladığım şekilde ayakkabılarıma giren ufak taşları hemen çıkardım.

519. olarak İbrahimpaşa CP’ye varmıştım. Göreme CP’ye ise 438. Olarak gelmişim. Yarışa başladığımdan beri 3 saat 11 dk geçmişti. Kendimi çok güçlü hissediyordum. CP’de bizim takım Artofrun’dan Güneş ve Sezin ile karşılaştım. Onlar da gayet iyi göründüğümü söylediler. Güneş, Sezin ve Yusuf abi 38k takım yarışında koşuyorlardı. Güneş İbrahimpaşa’ya kadar ilk bölümü koşup bayrağı Sezin’e devretmişti. Sezin de İbrahimpaşa-Göreme arasını koşmuştu. Göreme CP’den finişe kadar koşacak Yusuf abi ise takımımızı genel klasmanda 6.’lığa taşıyacaktı.  

Ayhan yarış stratejisinde bu CP’de iyi beslenmemi ve suları tam doldurmamı söylemişti. Göreme’den sonrasını farklı bir yarış olarak düşünmemiz gerekiyordu. Yarışın asıl kırıcı kısmı bu CP’den sonra kalan 15 kmydi. Ayhan’ın dediklerini tamamen uyguladıktan sonra artık devam etmeye hazırdım. Bu CP’de bizimkilerin de gelmesiyle biraz da bilinçli bir şekilde yine fazla oyalandım. Cp’den bir kez daha Sinan’la beraber çıktık. Bir süre şehir merkezi parke taşlı yoldan devam ettikten sonra orman patikasına vardık. 2 km sonra aynı anda tek kişinin geçebileceği dik tırmanışlar başladı. Henüz orman içi olduğundan güneş çok etkilemiyordu. Orman içinden inişe geçerek 30. Km ye yaklaştık.  Zeminin çok değişken kaymaya müsait olduğu bu bölümde belirli bir tempoyla gitmek mümkün olmuyordu. 

30. Km civarı yarışın en sıkıntılı bölümü başladı. Artık tamamen güneşin etkisinde tırmanıyorduk ve suyumuz azalmaya başlamıştı. Tırmanışlar bitmiyordu. Hava sıcaklığı iyice artmıştı. Tırmanış sertleştikçe yarışı bırakan, kenarda kramp nedeniyle dinlenen, kusan pek çok koşucu ile karşılaştım. Kapadokya olağanüstü, eşi benzeri olmayan bir parkur. Ancak bir o kadar da kırıcı. Antrenmanınız iyi değilse ya da yarış sırasında ve öncesinde iyi beslenememişseniz çok yıpratıcı olabilir.

30-33. km arası 3 kmyi neredeyse 40 dakikaya yakın bir sürede geçmişim. Bu yazıyı yazarken de hatırlama amaçlı izlediğim “Asla Durma” videolarında 33. Km de su istasyonu olduğunu görmüştüm. Enerjimiz iyice düşmüş, sürekli yarışı bırakanları görürken su motivasyonu ile 33. kmye vardık. Ancak maalesef biz gelene kadar su istasyonunda suyun bittiğini gördük. Bu bölümde beraber koştuğumuz herkes hayal kırıklığına uğramış ve moraller yerlere gelmişti. Bu parkuru bir daha koşarsam mutlaka Göreme’de bir suluk daha dolduracağım. Kurumuş istasyonu geçtikten 500 metre sonra tırmanış bitti ve inişli çıkışlı son bölüme girdik. Herhangi bir ağrım yoktu. Ufak ufak tekrardan koşmaya başladım. Bu arada 1 adet tuz hapım kalmıştı. Ayhan’dan son anda aldığım tuz hapları bu kırıcı bölümde ilaç gibi gelmişti. 34. Km biterken önce bir jel sonra da son tuz hapını aldım.  Suyum artık neredeyse bitmek üzereydi. Gıdım gıdım içerek finishe kadar yetirmeye çalışıyordum. 

36. Km civarında Kapadokya’nın simgelerinden Üç Güzeller'e geldik. Burada artık hızımı arttırmaya başladım. Gücüm yerinde ve hala ağrım yoktu. Sinan’la aramız biraz açılmaya başlamıştı. Ancak tırmanışlar bitmiyordu. Üç Güzeller'den sonra 2 tırmanış daha geçtik. Tırmanışlardan birinde döndüm 50-100 metre arkamda Sinan’ı gördüm ve gidiyorum işareti yaptım. Artık son 1 km ye gelmiştik. Ürgüp-Nevşehir ana yolundan karşıya geçtik ve yarışa başladığımız parke taşlı bölüme bu sefer ters taraftan geri girdik. 


Artık yokuş aşağı finishe doğru koşuyordum. Hızımı iyice arttırdım 4:30 pacelere kadar inmişim bu bölümde. Son düzlükte finish tagını gördükten sonra var gücümle koştum. Finishe tam gelirken kuzular ve Aydan’cığım beni bekliyordu. Bitiş çizgisinde onları görmek ve bu zor yarışı güçlü bitirmek iyice yüzümü güldürdü. Bir hayal daha gerçekleşmişti. Kapadokya 38k parkurunu, şu ana kadar en uzun mesafe ve en uzun süre koşumu sağlıkla tamamlamıştım. 438. Olarak geldiğim Göreme CP’den sonra 1148 kişinin start aldığı yarışı 364. Olarak tamamlıyordum.
 

Kapadokya’yı harika bir serüven olarak cebimize koyduk. 3,5 yaşındaki oğullarım Uzay ve Yaman’ın ertesi gün çocuk yarışında benimle beraber ilk canlı yarışlarını koşmaları ayrı bir keyifti.   Beraber gittiğimiz Sinan-Başak ve kızları Lal ile çok güzel zaman geçirdik. Yarış sonrası kesinlikle tavsiye edeceğim Uçhisar Millocal Restaurant'ta birlikte nefis bir akşam yemeği yedik. 

Takımımız Artofrun’da start alan herkes harika bir yarış çıkardı. Hepimiz sağlıkla parkurları tamamladık. Takım yarışında 6. Olduk.



Yarış sonrası birkaç gün her zaman alışık olduğumuz  şekilde ağrılı ve sıkıntılı geçmedi. Aksine yarış sonrası en çabuk toparlandığım, ağrı neredeyse hiç hissetmediğim bir yarış oldu. Parkur çok kırıcı olmasına rağmen hem iyi antrenmanın hem de yarış stratejisine uymanın bunda payı var sanırım. Bu arada yarış sonrası ve takip eden 2 gün BCAA gıda takviyesi aldım. Onun da toparlanmaya faydası olmuş olabilir. 

Patika yarışları ile tanıştıktan sonra ilk koşmak istediğim parkurlar İznik ve Kapadokya’ydı. İkisini de bu sene koşmak ve sağlıkla bitirmek nasip oldu çok şükür. Şimdi yeni hayallere yelken açma zamanı. Ama Kapadokya Türkiye’de bu işin üst noktası her sene takvime yazıp diğer yarışları ona göre planlamak gerekecek sanırım. Seneye sağlıkla 63k parkurunda görüşmek üzere.


Süre= 5:36:59

Mesafe=38,36 km

Yks kazanım=1132 mt

Genel= 363/1148

Yaş= 143/379

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aladağlar 45K Yarış Raporu - 11/07/2025

Adana Yarı Maratonu Yarış Raporu - 08/01/2023

Varda Ultra Trail 27k Yarış Raporu - 11/11/2023