Bir Aile, Üç Yarış, Dört Koşucu - Kapadokya Ultra Trail 2025

 














Kapadokya Ultra Trail, kendi sloganındaki gibi benim için hiçbir zaman sadece bir yarış olmadı. 2018 yılında sahilde kendi kendime ufak ufak koşulara başladıktan bir süre sonra, YouTube'da koşu ile ilgili videoları izlerken “patika koşusu” diye bir alan olduğunu Kapadokya Ultra Trail ile öğrenmiştim.

Ne kadar büyüleyici bir ortamda koşulduğunu, o kolektif heyecanı görünce patika koşusuna başlamak ve Kapadokya’da koşmak benim en önemli motivasyonlarımdan biri olmuştu.

İlk Deneyimler: 38K ve 63K

Bu hayalimi ilk olarak 2021 yılında 38K parkurunda koşarak gerçekleştirdim. Ancak aklım bu sefer de daha erken saatte başlayan ve neredeyse Kapadokya coğrafyasının en özel yerlerini görebildiğiniz 63K parkurunda kaldı.

Bir sene sonra 2022 yılında ise bu sefer çok sevdiğim arkadaşlarımla uzun süre birlikte koşarak 63K hayalini gerçekleştirdim. Bu parkura bayıldım. En sevdiğim ultra parkurlarından biri oldu.

2023'te bir kez daha aynı parkurdaydım. Hedefim daha kısa sürede bitirmekti bu sefer. Ancak biraz da kafamda kurduğum zaman baskısıyla ilk sene kadar tadını alamadığım, daha fazla sorun yaşadığım, koştuğum yerlere tam olarak doyamadığım bir 63K daha koştum.

Kapadokya'daki bu üç yarışa da ailecek hep beraber geldik. İkiz oğullarım Uzay ve Yaman 2021 yılında henüz 3 yaşındalardı. Pazar günü yapılan çocuk yarışını o zaman ellerinden tutarak, parkurda da biraz kısa yol yaparak bitirmiştik. Daha sonraki ziyaretlerimizin tamamında da pazar günkü çocuk koşularına katıldılar.

63K koştuğum iki senede de bitiş çizgisine onlarla birlikte el ele girdim. Kameranın arkasında eşim bizleri çekiyordu. İlk koştuğum sene el ele bitirdiğimiz fotoğraf, sosyal medyada hâlâ profil fotoğrafım. Hatta eşim Aydan’ın hediye ettiği büyütülmüş hali duvarımızda başucumda asılı.

Bir Yıllık Ara ve Özlem (2024)

2024 yılında geçirdiğim hastalık sonrası antrenman hacmimin düşmesi ve toparlayamamamdan dolayı Kapadokya’ya katılamadık. Hem de "biraz özleyelim" dedik. Başta ailem olmak üzere, katılamadığımız bu sene bu koşu karnavalını fazlasıyla özlediğimizi söylemeliyim.

Türkiye’de koşmadığım yarışlar var. Ancak farklı coğrafyalarda pek çok yarışta yer aldım. Büyülü coğrafya etkisinden mi, Ürgüp'ün göbeğinde ulaşımın kolaylığından mı, organizasyonun, exponun kalitesinden mi, her sene 75 ülkeden fazla koşucunun bu organizasyon için yurt dışından gelmesinden mi, her sene ekimin 3. haftası istikrarlı bir şekilde değişmeyen tarihinden mi bilmiyorum ama en azından benim katıldığım yarışlar arasından Kapadokya kesinlikle bu işin zirvesi diyebilirim.

2025 Planları ve Aydan'ın İlk Yarışı

2025 yarışı yaklaştığında 63K yarışını bir kez daha, bu kez tadını çıkararak koşmak istiyordum. Ama kararsızdım. Yaz mevsiminde yarış yaklaştıkça eşimle birkaç kez "Kapadokya'ya gidecek miyiz?" şeklinde konuşmamız oldu.

2025 yılında yarışa 14K mini trail parkuru eklendi. Daha önce en kısa parkur 38K idi. Birkaç senedir takım kurarak 38K ve 63K parkurlarını 10-15K arasında değişen mesafelere bölüp 3 ve 6 kişilik takımlarla koşabiliyordunuz. Ancak hem en az 2 kişi daha bulma zorunluluğu, hem de başlayacağın kontrol noktasında takım arkadaşını uzun süre bekleme zorunluluğu gibi nedenlerle bu seçenek herkese uymuyordu.

Yeni eklenen mini trail parkurunda ise böyle sıkıntılar yoktu. Ürgüp'ten Ortahisar’a gidip gelecektiniz. 38K parkurunda da ilk durağınız Ortahisar’dır. Dolayısıyla 3 kez koştuğum bu bölümü biliyordum ve yeni başlayanlar için çok uygun bir parkur olarak görünüyordu. Bu parkur, cumartesi günü koşulan diğer parkurlardan farklı olarak cuma günü koşulacaktı. Arkadaşlarım uzun parkurlara kayıt yaptırmaya başladıkça, 63K ve 119K parkurlarına kaydolanlar için bu parkura bir de %40'lık indirim yapıldığını gördüm.

Koşuya başladığımdan beri hayatıma her yönden yaptığı katkılar paha biçilemez. Bunu elimden geldiğince yarış raporlarıyla, görsellerle, paylaşımlarla, birebir sevdiklerimle sohbet ederken anlatmaya çalıştım. Anlatmaya da devam ediyorum. Burada en büyük amacım ve motivasyonum, herkesin bu bambaşka dünyayla tanışmasını, hayatlarında yaşadıkları sıkışmışlıkları, biraz gayret ederek konfor alanından çıkmak için ufak bir adım attıklarında kendi kendine aşabileceklerini anlatmaktı.

Ancak başta sevdiklerim olmak üzere, yakın zamana kadar doğrudan birine bu tarz bir etkim olamamıştı. Eşime de bu bağlamda yeni başlayanlara uygun seçenekler bulduğumda farklı dönemlerde “Hadi bu parkura da seni kaydettirelim,” diye takılmışımdır. Ancak bu teklifi "Ben yapamam," diyerek her seferinde kesin bir dille reddederdi.

Kapadokya'da olmayı sevdiğini bildiğimden, bahsettiğim “14K parkurunda koşar mısın?” diye bir kez daha teklif ettim. Bu sefer aynı tonda karşı çıkmadı. Aradan birkaç hafta geçti. Tekrardan teklif ettim. Bu sefer "Acaba yapabilir miyim?" sorularıyla yaklaşımının farklı olduğunu hissettirdi.

O dönemde "Asla Durma"nın 14K için çektiği videoyu da izleterek, yürüyerek bile bitirebileceği bir parkur olduğunu, biraz daha antrenman yaparsa daha keyifli bir şekilde bitirebileceğini söyledim. Hâlâ gitgeller yaşamasına rağmen bu seferki farklıydı, kesindi.

Ağustos ayının sonuna doğru gittiğim Tuz Gölü 40K yarışında, expodan onun için de eksik birçok koşu kıyafeti satın aldım. Dönüşte de önce kendimin 63K kaydını yaptırdım, sonra da Aydan’ın 14K kaydını yaptırdık. Artık sevgili eşimin sahneye çıkması için tüm şartlar olgunlaşmıştı.

Cuma Günü Heyecanı: 14K Startı ve Takibi

Yarıştan önce pek antrenman yapamadı. Ama hızlı da yürüyebildiğinden, patikada ufak iniş çıkışlar olsa da bitirebileceğine inanıyordum.

“Peri Kartin” koşu ekibimizden Muzaffer abi ve Mehmet abi de 14K koşacaklardı. Muzaffer abiye, "Aydan sana emanet," diye yarıştan önce birkaç kez takıldım.

Ben ise önceki 63K koştuğum yıllara oranla biraz daha düşük hacimde antrenman yapmış olsam da, uzunları hakkıyla tamamlamış ve güzel bir hazırlık dönemi geçirmiştim.

14K yarışı cuma günü saat 15:00'te başlayacaktı. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra yola koyulduk. Uçhisar’da son karbonhidrat yüklemesini de makarna ile yaptıktan sonra saat 13:00 civarında Ürgüp’e vardık. Otelimiz, start noktası ve kit dağıtımının yapıldığı kültür merkezinin tam ortasındaydı. Otele eşyalarımızı bıraktıktan sonra kitlerimizi aldık ve Aydan’ın yarış hazırlığı için otele geçtik. O sırada ekibimizden Servet abi, Mehmet abi, Muzaffer abi ve Ahmet abi de otele yerleşmişti. 14:30'da otelin önünde buluşacak şekilde sözleştik.

Son hazırlıkları tamamladıktan sonra hep birlikte başlangıç noktasına yürümeye başladık. 14K ekibinin hep birlikte fotoğraflarını çektik. Muzaffer abi, "Aydan’ı bırakmam ben, birlikte bitiririz," diye gönülden söz veriyordu.

Onları başlangıç noktasına uğurladıktan sonra biz de çocuklarla biraz ilerleyip beklemeye geçtik. Geri sayım bitip start verildi ve Aydan, Muzaffer abiyle birlikte bir süre sonra yanımızdan geçti. Üstelik belki de bu parkurun en sert tırmanışı olan Turasan’a doğru olan sert yokuşu koşarak geçerek! Bize el sallarkenki yüz ifadesi, o başlangıç anının tılsımını, enerjisini yüzüne yansıtmıştı. Servet abiyle birlikte, “En koşulmayacak yerde koşuyorlar,” yorumunu da yapmadan edemedik. Ama start anı bu; yaşayan bilir, özellikle koşuya yeni başladıysanız insan bağlasan durmaz.

Annemizi uğurladıktan sonra expo alanına doğru yürüdük. Servet abiyle birlikte çocuklarla expo alanında bir iki aktivite yapıp makarnamızı yedikten sonra 14K yarışının tek kontrol noktası olan Ortahisar'a doğru hareket ettik.

Ortahisar’ın tam merkezinde, Ortahisar Kalesi'nin dibinde kurulan kontrol noktasına yaklaşırken koşucular Ortahisar sokaklarından geçmeye devam ediyordu. Kontrol noktası, Ortahisar sokaklarında dik bir tırmanışın sonunda yer alıyordu.

Aydan’ı ilk yarışında motive etmek için çocuklarla birlikte kartondan motive edici pankartlar yapmıştık. Pankartlarda "Canım Annem Aydan, Daha Parlaksın" ve "Cesur Annem, Seni Çok Seviyoruz" yazıyordu. Ellerimizde pankartlarla çocuklarla birlikte bu bahsettiğim dik sokaktan aşağı doğru yürümeye başlamıştık. Yürürken tırmanarak gelen tüm koşuculara çocuklarla birlikte alkışlarla “Bravo!” tezahüratlarıyla destek olmaya devam ettik. Alkışı alan koşucunun yüz ifadesi anında değişiyordu. Koşucuların bu tezahüratlar sonrası yüzlerindeki içten gülümsemeyi, insan kendi de bir koşucu olunca daha içten hissediyor sanırım.

200-300 metre inmiştik ki çok zaman geçmeden Aydan uzaktan göründü. Yanında Muzaffer ve Ahmet abi, hep birlikte geliyordu. Aydan’ı çok iyi gördüm. İlk yarışı olduğundan ve çok fazla antrenmanı da olmadığından bende de biraz tedirginlik vardı. Ancak gördükten sonra daha bir rahatladım. Muzaffer abiler de ona güzel yoldaşlık etmişler, bir an olsun yalnız bırakmamışlardı. Yol boyu motive etmişlerdi.

Pankartları görünce daha bir mutlu oldu, çocuklara sarıldı. Muzaffer abi ailecek fotoğrafımızı çekti. İndiğimiz yeri hep birlikte Ortahisar’ın dar sokaklarından tekrar tırmanarak kontrol noktasına geldik. Burada Aydan’a ve ekibe gerekli yeme, içme takviyesini de verdikten sonra, hep birlikte kontrol noktasından ayrıldılar.














Aydan’ı uğurladıktan sonra arabayla Ürgüp’e tekrar döndük. Ortahisar’dayken Farida aramıştı. İstanbul’dan gelen diğer ekip arkadaşlarım Fitnat, Koray ve Alper’le birlikte otogardaki meşhur pidecide karbonhidrat yüklemesi yapıyorlardı. Onların yanına uğradık. Karnımız tok olduğundan birlikte bir çay içip sohbet ettik. O sırada Aydan aradı. 12. kilometreyi geçtiğini söyledi. Sesi çok neşeli geliyordu. Telefonla konuşunca daha bir rahatladım ve biraz sonra hep birlikte pideciden kalkarak start-finish noktasına ilerlemeye başladık.

Bitiş noktasına geldikten çok kısa bir süre sonra Aydan, Muzaffer abilerin önünde yokuş aşağı Kapadokya’nın o keyifli bitiş noktasında göründü. Beni çocuklarla daha önce 3 kez bu noktada karşılamıştı. Bu sefer roller değişmişti. Çocuklarla el ele bitiş çizgisini geçme sırası Aydan’daydı. El ele tutuşarak çocuklarla birlikte bitiş çizgisini geçti. 3 saat 10 dakikada, zaman sınırından epey önde yarışı tamamlamayı başarmıştı.

Onun yüzünde yıllardır bitiş çizgilerinde yaşadığım o içten gülümsemeyi, eşsiz tatmin hissini görmek benim için her şeye değerdi. Koşuya başladığımdan beri sevdiklerimin, arkadaşlarımın bu duyguları yaşaması için çabalıyorum. Ancak bu çağrılarım şu ana kadar maalesef karşılık bulmamıştı. Bu karşılığın 8 senenin sonunda en yakınım, sevgili eşimden gelmesi beni inanılmaz mutlu etti.















Bitiş çizgisinde ailecek günün kahramanlarının birkaç fotoğrafını daha çektik. Bu sene “finisher” fotoğrafları çekilen podyuma da harika bir dokunuş gelmiş. Aydan’ın orada da tek başına fotoğrafını çektikten sonra hava artık ufak ufak kararmaya başlamıştı. Otele gidip üzerimizi değiştirdikten sonra organizasyonun vereceği akşam yemeği için alana tekrar döndük.

Aydan bu arada her fırsatta bana parkurda yaşadıklarını, yolda tanıştığı kişileri, Muzaffer abilerin ona büyük desteğini keyifle anlatıyordu. Yıllardır yarışlarda yaşadıklarımı ona ne kadar anlatsam da, aktif olarak yaşamayınca anlattıklarım her zaman çok da ilgisini çekmeyebiliyordu haliyle.

Ama ben bunu defalarca yaşadığımdan, onu sonsuza kadar keyifle dinleyebilirdim.

Yemek devam ederken her sene büyük bir hazla izlediğimiz start-finish alanında kayalara yansıtılan yazılar, ışık şovları havanın da kararmasıyla görsel şölen sunuyordu.

İki senedir cuma günü Salomon yazılı dev bir sıcak hava balonu da bu görsel şöleni taçlandırıyor. Bu sene ona da tanık olduk. O devasa balon, Ürgüp'ün serin gecesinde ateş böceği gibi parlıyor, alev motorunun ara sıra çıkan gürültüsü açılış partisinde çalan müziğe karışıyordu. O anın hatırası için Aydan'la birlikte önünde durup bir fotoğraf çekildik; günün kahramanının mutluluğu yüzünden okunuyordu. O an, hem biten bir yarışın tatlı yorgunluğunun hem de yarınki heyecanın tam ortasındaydık. Yavaş yavaş otele döndük ve dinlenmeye geçtik.




Yeniden 63K Parkurunda

Gece, başta yarış numarasını numaralığa tutturmak gibi zaman alıcı birçok hazırlığı geceden hallettim. Bu sene kitten çıkan Salomon numara kemeri de güzel bir jestti.

Sabah 5:30 civarında kalktık. Otelde kahvaltımızı yaptıktan sonra son hazırlıkları yaparak start noktasına doğru otelden çıktık. Dün kısa parkurda ter döken Mehmet abi ve Muzaffer abi de bize destek olmak için erkenden kalkmışlardı. 120K ve 63K koşacak koşu dostlarıyla görüşüp start noktasındaki yerimizi aldık. Start öncesi son fotoğraflarımızı da çekip geri sayımı beklemeye başladık.

Kapadokya'da son koştuğum sene (2023'te) kendi hedeflerimi biraz abartmış ve sorunlar yaşayınca da demoralize olmuş, yarıştan çok keyif alamamıştım. Bu sene tamamen keyif modunda koşmaya kararlıydım ancak spontane, iyi olduğum yerlerde de hızımı artırıp daha iyi bir süreyle 9 saat altında bitirmek genel olarak amacımdı.

Hızlı Başlangıç ve İlk Kontrol Noktaları (Start - Uçhisar)

Ve start verildi. Turasan'ın o dik yokuşuna doğru 1000'den fazla koşucu tırmanmaya başladık. Hafif koşu temposunda Turasan’ı geçtikten sonra patikaya girdik. Bu bölümde sakin sakin devam ettim. 3. kilometreden sonra patikanın genişlemesi ve inişin başlamasıyla hızımı artırdım. Tamamen hissiyata dayalı devam ediyordum. Ortahisar’a kadar iyi hissettiğim yerlerde tırmanışlar dahil hep koştum. Ortahisar tırmanışında hızlı tempo yürüdükten sonra tırmanış bitip de Ortahisar merkeze ulaştığımızda tempomu tekrar artırdım.














7.kilometredeki Ortahisar, yarışın çok keyif aldığım yerlerinden biri. Bu sene ilk defa koşucu ve bisikletli kameramanlarla yarışın tamamının çekildiğine ve canlı olarak yayınlandığına şahit oldum. Bu ilk bölümde sık sık kameramanlardan biriyle beraber de koştuk.

Son koştuğum sene olan 2023’e göre buradaki merdivenli inişin yeri değişmiş. Ben bu yeni rotayı daha çok sevdim. Merdivenlerden indikten sonra vadiye çıkan bu bölümü hep çok sevmişimdir.














Vadiden istikrarlı bir tempoda ilerleyerek 10. kilometrede, aynı zamanda ilk kontrol noktasının da olduğu İbrahimpaşa'ya ulaştım. Tarihi köprüden geçtikten sonra kontrol noktasına doğru İbrahimpaşa sokaklarında koş-yürü tempoyla ilerlemeye devam ettim. 11. kilometrede İbrahimpaşa CP’ye geldiğimde, 1:16 ile en iyi süremden 6 dakika daha erken geldiğimi fark ettim.

CP’de neredeyse hiç beklemedim. Suyum da azalmadığından su bile doldurmadım. 1-2 yudum soda, mandalina ve muz alarak CP'den ayrıldım ve yolda hafif tırmanışlı yavaşladığım yerlerde yiyerek devam ettim. İbrahimpaşa'dan sonra da tırmanış devam etse de kendimi iyi hissettiğim yerlerde hep koşarak devam ettim.

Tırmanışın bitmesiyle tekrardan istikrarlı bir koşu temposu tutturdum. 17. kilometreye kadar 5'li pace'lere sık sık çıktığım bir tempoyla ilerledim. 17. kilometrede Zemi Vadisi'ne ulaştık.

Burası bambaşka bir dünyaydı. Gökyüzü aniden kayboldu, yerini yüksek kavakların ve ağaçların yeşil-sarı yapraklarına bıraktı. Patika, kurumuş yaprakların arasında bir hışırtı tüneline dönüşmüştü. Güneş ışığı, o yaprakların arasından süzülerek önümüze benek benek düşüyordu. 

21.kilometreye kadar hızımı koruyarak Göreme’ye doğru ilerledim. 22. kilometrede at çiftliklerinin yanından geçerek Göreme Aşıklar Tepesi tırmanışına ulaştık.

Kısa ama dik tırmanıştan sonra Kapadokya’nın en hakim tepelerinden biri olan Aşıklar Tepesi'ne çıkmıştık. Her zamanki gibi burada doya doya fotoğraf ve video çekmeyi ihmal etmedim. Hatta Aydan’ı görüntülü arayarak bu güzel manzarayı bizimkilere de gösterdim.


Aşıklar Tepesi'nden Göreme merkeze, arnavut taşlı sokaklardan çok güzel koşulabilir bir iniş vardır. Burada nabza çok kapılmadan hızlı bir tempoyla indim. Özellikle yabancı turistler bu bölümde desteklerini yine eksik etmediler. Göreme sokaklarında biraz dolandıktan sonra Uçhisar’a doğru ilerlemeye başladık. Yaklaşık 5 km sonra 2. kontrol noktası olan Uçhisar’a ulaşacaktık. Bu bölümde meşhur Güvercinlik Vadisi de geçiliyor. Vadide ilerledikçe tırmanmaya başlıyorsunuz. Hatta ip destekli geçtiğiniz dik bir bölüm de var.

Bu bölümde de kuvvet antrenmanlarının da katkısıyla uygun bir tempoda ilerlemeye devam ettim. Tırmanışlar çok dik gelmiyordu, uzun adımlarla ilerliyordum. 25. kilometrede Uçhisar’ın o eşsiz görüntüsü karşımıza çıktı. 26. kilometrede Uçhisar’ın o çok sevdiğim arnavut taşlı dar sokaklarından kontrol noktasına tırmanmaya başladık. Bu tırmanışın ortalarında manzaraya karşı kahvaltı yapanların üzerinde duman tüten çay bardaklarında fazlasıyla gözüm kaldı.

Devam ettim ve S çizerek tamamladığımız Uçhisar tırmanışını kontrol noktasına ulaşarak tamamladım. CP’nin girişinde destekçi sayısı fazlaydı. Tanıdık yüzler de vardı. Hüseyin Öztürk bunlardan birisiydi. Hüseyin ile 63K'yı ikinci defa koştuğum 2023 senesinde parkurda tanışmıştık. Ondan sonra da pek çok yarışta karşılaştık. Hüseyin sakatlığı nedeniyle bu sene Kapadokya’da koşamamıştı. Ancak destek olmak için gelmiş ve birçok arkadaşına CP’lerde destek oluyordu. Sağ olsun, benim de CP’ye girmeden önce boşalttığım suluklarımı aldı ve doldurdu. Ben de orada soda, kola, muz, mandalina ne bulduysam ağzıma tıkıştırmaya başladım. Hüseyin’den dolu suluklarımı aldıktan sonra bir parça elma ve muz alıp Hüseyin ile vedalaşıp CP’den ayrıldım. Bu CP'ye geldiğim süre ise 2023'ten yine yaklaşık 5 dakika daha iyiydi.

Parkurun Kalbi: Mücadele ve Manzaralar (Uçhisar - Çavuşin)

Uçhisar’ın inişteki manzarası da enfes. Burada da Ortahisar’a göre daha geniş merdivenlerle vadiye doğru iniyorsunuz. Vadiye indikten sonraki bölüm, Kapadokya’nın karakteristik “testere” parkurlarını fazlasıyla hissettiğiniz bir yer. Arka arkaya kısa ama sert iniş ve çıkışlar insanı yoruyor. 2023’te bu bölümde zorlanmıştım. Enerjim bir anda düşmüştü. Yarışın son 10 kilometresine kadar da bu bölümün etkisini üzerimden atamamış, rahat koşabileceğim yerlerde bile koşamamıştım.

Biraz da bu nedenle mental olarak bu bölüme iyi hazırlanmıştım. Bu sefer testere zeminde daha istikrarlı gitmeyi başardım. Vadi biraz ilerledikten sonra single-track (tek kişilik) daralıp biraz daha teknikleşiyordu. Tam bu bölümde, yine inişli çıkışlı bir bölümde ayağım boşluğa geldi, burkuldu ve düştüm. Çok sert bir düşüş değildi. Belki de uzun bir yarış olmasından dolayı kas ağrısı çekmemek için aldığım ağrı kesicinin etkisiyle çok acı çekmedim ve devam ettim. Düşmenin etkisiyle haliyle biraz yavaşlasam da koştukça acı hissiyatı tamamen geçti ve eski tempomu tutturdum.

Artık 30. kilometreyi geçmiş, yeniden Göreme’ye yaklaşıyorduk. Vadinin dışına çıkmış, daha geniş toprak yollarda ilerliyorduk. Göreme'ye yaklaşırken bu tarz bir tırmanış sonrası geniş safari jiplerinin kalktığı bir alana ulaşıyorsunuz. Burada Rus bir turist grubu koşuculara muazzam destek veriyordu. Hatta hızlı gelip tozutan jiplere bağırıp müdahale ederek biz koşucuların toza boğulmamasını bile sağladılar.

Kapadokya, destekçi açısından bu tarz sahneleri sık sık yaşadığınız bir yarış. Koşan insan bu tarz desteklerle inanılmaz motive olup performansını artırıyor.

Göreme’ye yaklaşıp 35. kilometreye geldiğimizde 3. kontrol noktasının son koştuğum seneye göre değiştiğini fark ettim. 2023’te tam bu kilometrede Göreme merkezde 3. CP'ye ulaşmıştık. Ancak bu sene 35. kilometreyi geçmemize rağmen hâlâ merkezden uzak, inişli çıkışlı devam ediyorduk. Derken 36. kilometrede tırmandığımız küçük tepenin yamacından sağ tarafımızda “Göreme Açık Hava Müzesi” görünmeye başladı. Unesco dünya mirasını en güzel yerden izleyerek geçtikten sonra asfalt yola çıktık ve devam ettik.

3.kontrol noktasına ulaştığımızda 38. kilometrenin sonuna gelmiştik. CP’ye ulaştığımda tamamen farklı bir CP'de olduğumuzu anladım. Kapalı bir mekandaki CP’de sularımı doldurup yine güzel bir şekilde beslendim. Beslenme, hem yarış içinde jel ve tuz takviyesini yaklaşık 45 dakikada bir almam hem de CP’lerde hızlı ve etkili beslenmemden dolayı iyi yönettiğim bir alan oldu.

CP’den çıktıktan sonra asfaltta biraz daha ilerleyip tekrardan patikaya bağlandık. Vadi içi ağaçların arasında biraz daha ilerledikten sonra, özellikle Kapadokya’da koştuğum ilk sene çok zorlandığım Kızıl Vadi'ye doğru olan tırmanış başlayacaktı. 41. kilometrede tırmanış kısmına geldik. Ancak belki son dönemde nihayet yapabildiğim kuvvet antrenmanlarının etkisi, belki de artık bu parkurda tecrübeli olmamdan dolayı çok zorlanmadım. 

44. kilometreye geldiğimizde Kızıl Vadi, öğleden sonra güneşinin altında adeta tutuşmuştu. 63K koştuğum iki senede de burada kendimi çok iyi hissetmediğimden manzaranın tadına doyamamış, fotoğraf ve video çekememiştim. Bu sefer 38K yol ayrımında durdum, doya doya fotoğraf ve video çektim. Burası bir vadi değil, dalgaları donmuş kızıl bir denizdi. Kayaların rengi, sanki toprağın içinden sızan paslı bir kana, kurumuş bir kınaya dönmüştü. Patika, bu kızıl denizin ortasında incecik bir yara izi gibi uzanıyordu ve biz koşucular, o devasa boşlukta küçücük birer nokta gibi kalıyorduk."


Tam bu anda Aydan aradı. Çavuşin CP’ye biraz erken gelmiş, uzun süre bekliyorlardı. Yaklaşık 25-30 dakika sonra 47. kilometredeki Çavuşin CP’de olacağımı söyledim. Bu bölümdeki 3-4 kilometrelik geçiş de genelde testere şeklinde. Bir inip bir çıkıyorsunuz. Dar patikadan izleyebilirseniz de sol tarafınızda tüm güzelliğiyle Kızıl Vadi size bu yolculukta eşlik ediyor. Burayı da temkinli geçtikten sonra Çavuşin merkeze iyice yaklaştık. Çavuşin’e doğru inerken yokuş aşağı hızımı iyice artırdım. 

48. kilometredeki 4. kontrol noktası olan Çavuşin, yarışın sevdiğim, hep karakteristik yerlerinden olmuştur. Burada artık yarışın sonunun yaklaşmasıyla koşucularda yorgunluk artmıştır. Hemen kontrol noktasından sonra da Akdağ duvarına tırmanacağınız için bazen psikolojik olarak da burada fazla oyalanma eğiliminiz olabilir.

CP’nin hemen girişinde Aydan, çocuklar, Mehmet, Muzaffer ve Ahmet abi beni alkışlarla karşıladılar. Suluklarımı hızlıca doldurdular. Gözüme o an hoş gelen her şeyden yiyip içtikten sonra kazandaki çaya gözüm çarptı bir anda. Uçhisar tırmanışında gözüm üzerinde duman tüten kahvaltı çayında o kadar kalmıştı ki o çayı mutlaka içmeliydim. Plastik bardağıma çayı doldurarak keyifle yudumladım. Çok iyi gelmişti.

Çayımızı da içtiysek artık yolumuza devam edebilirdik. Ancak son anda orada beni desteklemek için uzun süre bekleyen oğullarım Uzay ve Yaman ile fotoğraf çekilmek aklıma geldi. Kuzularla hatıra fotoğrafımızı da çekildikten sonra Akdağ’a doğru kontrol noktasından ayrıldım.


(Bu arada, bu CP’ye 2023’ten yaklaşık 20 dakika önce geldiğimi bu yazıyı yazarken fark ediyorum.)

Oyun Alanım: Zirveden Finishe (Akdağ - Bitiş)

Akdağ’a üçüncü kez tırmanacaktım. İlk sene beni çok zorlamıştı. İkinci sene o kadar da uzun gelmemişti. Bu sene ise yazın deneyimlediğim Aladağlar Trans parkurundaki bitmek tükenmek bilmeyen 15 kilometrelik tırmanış sayesinde daha da tecrübeliydim. Akdağ’ı tırmanırken adımlarım her zamankinden kararlıydı. Bu sefer tırmanış hemen bitmiş gibi geldi. Beni de çok hırpalamadı. Akdağ zirvede de yine fotoğraf çekmeyi ihmal etmedim.

3-4 km sonraki 5. ve son kontrol noktası olan Akdağ CP’ye koş-yürü, çok da hızlı olmayan bir tempoyla ilerledim. Hedefim Akdağ sonrası kalan yaklaşık 10 kilometreyi 6’lı hızlarda iyi bir tempoyla geçmekti. 53. kilometredeki Akdağ CP’ye de bu sefer 2023’ü 20 dakikayı geçen bir farkla ulaşmışım.

Tam CP’deyken Aydan aradı. Yaklaşık 60-70 dakika sonra finishte olabileceğimi söyledim ve CP’den çıktım.

Bundan sonrası benim oyun alanımdı. Kapadokya’da koştuğum 4 senede bu son kilometreleri hep iyi koşmuş, tempomu artırarak bitirmiştim. Yine aynısı oldu. İstikrarlı bir tempo tutturdum ve teker teker önümde artık tükenip yürüme moduna geçmiş koşucuları geçmeye başladım. 59. kilometreye geldiğimde Üç Güzeller’e selam durarak bitiş noktasına doğru hızımı artırdım.

Şehirler arası yoldan kıvrılıp Turasan şarap fabrikasının önünden yokuş aşağı koşmaya başlayarak finishe kadar olan son 600 metreye gelmiştik artık. Yine hızımı artırdım. Arnavut taşlı sokaklarda keyifle ilerleyerek finish düzlüğüne geldim. Hemen ileride sol tarafta çocuklarla birlikte bekleyen Aydan’ı gördüm. Çocuklara "Gelin, gelin!" diyerek el salladım.

Ailece Bitiş Çizgisi ve Çocuklarımızın Koşusu

Üçüncü defa 63K'yı el ele bitirecektik. Sanırım bu seferki bitiriş en coşkulusu oldu. Kenarda çocuklarla el ele geldiğimizi gören finish düzlüğündeki seyirciler reklam panolarına vurarak bizi karşıladı. Ellerimizi kaldırarak bitiş çizgisini geçtik. Tüm keyfi ve sadece yaşayanın bileceği o eşsiz tılsımıyla Kapadokya 63K bir kez daha bitmişti. En iyi süremi ise yarım saate yakın geliştirmiştim. Bu sefer yarışın çoğunu tek başıma koşmama rağmen müthiş bir tatmin yaşamıştım. Işıltılı podyuma çıktığımda 63K tabelasına dönüp 3 işareti yaparak pozumu verdim.



Yarıştan sonra Aydan’ın keşfettiği bir restoranda, Mustafapaşa’da ailecek keyifli bir akşam yemeği yiyerek kutlamamızı yaptık. Yemek dönüşü etkinlik alanında DJ eşliğindeki partiye katıldık. Ortam ışık şovlarıyla çok eğlenceliydi. Çocuklar da bu sayede ilk kalabalık açık hava müzik etkinliğinde bulunmuş oldular. Koşu dostlarıyla kısa kısa sohbetimizi yaparak dinlenmeye geçtik. Ertesi gün çocuk yarışı vardı.

Çocuklar bu sene bu yarışa 4. defa katıldılar. Yarışa başladığımız 2021'de, 3 yaşındayken ellerinden tutarak gezdirdiğim o parkurda bu sene bambaşka bir an yaşanacaktı. Bu defa onlara sadece arkalarından refakat edecektim; parkurun tamamını kendileri koşacaktı.

Nitekim 750 metrelik parkuru kendileri bitirdiler. Hatta Uzay bir yerde düştü ama yılmadan kendi kalktı ve devam etti. Tek başlarına, kimseden yardım almadan ilk yarışlarını bitirmişlerdi. Sonuçta tüm çocuklar her seneki gibi birinci olmuştu.


Bir Yarıştan Çok Daha Fazlası

Kapadokya, bambaşka anılarla yine bir yarıştan çok ama çok fazlasıydı. Çocuklarla birlikte büyüdüğümüz, eşimin hayatı boyunca unutamayacağı ilk yarışını koştuğu benzersiz bir deneyim sundu bize yine.

Sağlık ve şartlar el verdikçe her sene ekim ayının ortasında Kapadokya’da görüşmek üzere.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Aladağlar 45K Yarış Raporu - 11/07/2025

Adana Yarı Maratonu Yarış Raporu - 08/01/2023

Efes Ultra 42k Yarış Raporu - 19/03/2022