Yesemek Ultra 45k Yarış Raporu (İlk Ultra Mesafe) -11/06/2022
Bitirmenin Mutluluğu |
25 Aralık Panorama Müzesi |
Saat tam 17:10 gibi Antep’e varıp konferans salonuna girdiğimizde toplantı yeni başlamıştı. Yarışın mimarı ve direktörü Zafer Bey’in anlattıklarını can kulağı ile dinledik. %99 güneş altında 2 defa geçilecek asfalt bölüm ve sert tırmanışlar teknik toplantıdan aklımda kalanlar oldu. Havanın çok sıcak olacağı, güneş gözlüğü uyarısını da tekrardan aklımıza yazdık. En az 1,2 lt su yanımızda bulundurmamız konusunda da uyarılar geldi. Havanın çok sıcak olacağını hafta ortasından beri biliyorduk. Özellikle yarışın yapılacağı gün için +35 derece aşırı sıcak uyarısı veriyordu Islahiye için meteoroloji. Önlem olarak boynu da kapatan Modüler(Bedevi) şapka ve ekstradan 250 ml lik bir suluk daha alarak son hazırlıkları tamamlamıştım. Toplamda 4 sulukla 1,75 lt su taşıyabilecektim yanımda.
Teknik toplantıdan sonra kitlerimizi almak için panorama müzesi
önüne geçtik. Kitimizi aldık. Şu ana kadar koştuğum yarışlarda açık ara en
zengin kit olduğunu söyleyebilirim rahatlıkla. Kitin içinde fıstık sarmadan,
pul bibere, UA tshirtten kuru üzüme 10-15 kalem malzeme ne arasanız
vardı. İsim panosunda fotomuza da cekildikten sonra, kebaplarda o gün
icin gözümüz kalarak karbonhidrat ağırlıklı yemeğimizi yedik. Ardından
Tokat’tan gelen Oğuz’la buluşup son karbonhidrat yüklemesini de katmerle yapıp
geceyi geçireceğimiz Hakan’ın evine gittik. Geceden hazırlıkların büyük bir
kısmını hallettim. Yarış numaramı bile tshirte tutturdum.
Servise tam zamanında yetiştik. Antep-Islahiye Yesemek arasının yaklaşık 1,5 saat süreceği söyleniyordu. Bu da yarıştan 15 dk önce alanda olacağımız anlamına geliyordu. Isınmaya az da olsa zaman kalmasını umuyorduk. Maalesef umulan olmadı. Yolda verilen mecburi molayla beraber Yesemek’e 08:10 da vardık. Serviste organizasyondan da kişiler olduğundan gerekli iletişimin sağlanarak başlangıç saatinin erteleneceğini düşünmüştü herkes. Ancak maalesef yarış günü yoğunluğuyla alana vardığımızda startın verildiğini gördük. Yarışın favorilerinin çoğu servisteydi. Moral bozucu bir durum olsa da çipli takip olduğundan hızlı bir şekilde 08:30 da ikinci start verileceği açıklandı. Son hazırlıkları yapmaya başladık. Tam bu esnada daha yeni “Bir Ultra Maratoncudan…” kitabını bitirdiğim Haluk Korkmazyürek hoca ile karşılaştık. Haluk hoca 22k parkurunda yarışacaktı. Hızlı bir sohbet ve başarı dileklerinden sonra start çizgisinde yerimizi aldık. Ertelenen start ile aşırı sıcaklık uyarısı verilen günde yarım saat daha geç başlayacaktık. Oğuz, Hakan ben gerilerden birlikte start aldık.
Yesemek köyünün içinde 500 m koştuktan sonra açık hava müzesinin olduğu tepenin diğer yamacından ilk tırmanışa başladık. Güneş ve sıcaklık hemen startla birlikte etkisini göstermeye başladı. Burada nabız odaklı gayet kontrollü tırmandım. Bu bölümde Oğuz beni geçti ve hızlandı. Hakan’da biraz arkalarda kaldı. İlk 1 km yi tamamladığımızda yaklaşık 120m tırmanmıştık bile. Tırmanış sonrası eğim azaldı ancak dağ yamacından çarşak zeminde devam ediyorduk. Düzgün bir patika olmadığından taşlardan randımanlı koşmak mümkün değildi. Bu bölümde yarışın başından beri göz mesafesinde biraz önümde koşan bir kadın koşucuya yetiştim. Başarılar diledikten sonra adının Çiğdem olduğunu ve koşmayı hayal ettiğim 100k üstü pek çok parkuru başarı ile tamamladığını öğrendim. Ortak bir çok tanıdık çıktı ve bir süre sohbet ederek birlikte devam ettik. Parkur 5. Km ye kadar ara ara sert tımanışlarla koşulamaz bir biçimde devam etti.
4.km Kaya Geçişleri |
5. Km ye geldiğimizde 100m daha yükseklik kazanımız olmuştu. 5. Km de nihayet parkur orman yolu şeklinde koşulabilir bir hal aldı. 6’lı pacelerde nihayet bir km koşabilmiştim. Bu bölümde Çiğdem biraz arkamda kaldı. 6. km de son bir dik tırmanışla ilk kontrol noktası(CP) olan Rotary CP’ye vardım. Ekstra bir durum olmadıkça CP’lerde zaman kaybetmemeyi önceki yarışlardan tecrübe kafama koymuştum. CP’yi gördüğüm anda suluklardan birinin kapağını açtım. Diğer sulukları da sağolsun gönüllüler hızlı bir şekilde doldurdu. Sıcağın da artmasıyla 4 suluğumu da doldurdum burada. Boynumu güneşten korumak için şapkamı değiştirerek bedevi şapkasını taktım. 3-4 parça limon-tuz, soda tükettim ve hızlıca CP’den ayrıldım. CP’den ayrılır ayrılmaz sert bir iniş başlamıştı. Zor bir inişti. Siyah bazalt taşlarının olduğu çarşak bir patikadan iniyorduk. Biraz hızımı arttırmayı denedim. Ancak tam o esnada ayağımın altından kayan taşların da etkisiyle bir yerde yan bastım ve ayağımı burktum. O esnada Çiğdem tekrardan bana yetişti. Burkulmanın etkisi biraz sürdü ve iyice temkinli inmeye başladım. Daha 40 km den fazla yolumuz vardı.
Ayağımı burktuğum iniş |
7. ve 8. kmlerde yaklaşık 250 m.lik dik bir iniş gerçekleştirdik. Zemin aynı şekilde olduğundan bu bölümde pek koşamadım. 9. Km de iniş bitti ve yarıştaki ilk su geçişi ilaç gibi geldi. Berrak derede elimizi yüzümüzü iyice ıslattık, kısa bir süre oyalandık. Tarla geçişinden sonra asfalt köy yoluna bağlandık. Yaklaşık 7 km güneşin altında asfalt kenarından koşacaktık. Bu bölümde Çiğdem’e başarılar dileyerek hızımı arttırdım. Hava sıcaklığının iyice yükselmesine rağmen tuz-su tüketimini düzenli yapıyordum ve kendimi iyi hissediyordum. Hızımı 4 km boyunca düzenli olarak arttırarak 3-4 kişiyi geçtim. 13. Km de yer alan Akınyolu CP’ye yaklaşırken Oğuz’a da yetiştim. CP’ye Oğuz’la beraber girdik. Yine önceden sulukların kapaklarını açtım gönüllüler hızlıca sularımı doldurdu. Yine 3-4 parça limonu tuza basıp yiyerek elektrolit dengesini sağlamaya çalıştım. Biraz soda içtim. CP’deki hortum ve ucundan akan buz gibi suyla kafa, kol, şapka, bilekler komple ıslattım. Çok iyi geldi. Geldiğim hızla CP’den çıktım. Oğuz mide ağrısı olduğundan biraz geride kaldı. Asfalt kenarından devam ediyorduk . 14-15. km leri de hızlı ve sağlıklı bir şekilde geçtim. 15.km'nin bitiminde asfalt yoldan saparak tekrardan patikaya girdik. Yarışın en can alıcı kısmına gelmiştik. 5 km boyunca 300 m civarında bir yükseklik kazanımımız olacaktı. Eğim giderek artıyordu. Güneşe karşı korumasızdık. Bir süre koş yürü devam edebildim. Sonrasında tımanışın henüz 1. km'sinde ağaçların altında iki koşucunun oturduğunu gördüm. Bizden yarım saat önce 08:00’de başlayan gruptanlardı. Sıcaktan çok etkilendiklerini yarışı bırakacaklarını söylediler. Bir şeye ihtiyaçları olup olmadığını sordum, organizasyona haber verdiklerini öğrenince devam ettim. Bu bölümde başka bir kadın koşucuyla da karşılaştım. Yavaş tempoda devam ediyordu. Tuz hapının azaldığını söyledi. Yanımda fazlasıyla tuz hapım olduğundan 2 tanesini paylaştım. Hızlı yürüyüşle devam ettim. Kendimi dik tırmanışlar ve aşırı sıcağa ragmen iyi hissediyordum. Su-tuz dengesini korumaya gayret ediyordum. Standard tempoyla ilk ve ardından ikinci tepeyi geçtim. Tam zirveye ulaştım derken tepenin üstüne çıkınca yeni bir tepe karşıma çıkıyordu. Yarıştan hemen önce okuduğum Haluk hocanın “Bir Ultra Maratoncudan..” kitabında bu durumdan bahsediyordu. Bir koşu anısında dağda kaybolmuşlardı. Tam burası zirve derken bu tarz gizli zirveler nedeniyle uzun süre yollarını bulamamışlardı.
Bu tarz iki tepe daha geçtim. Tırmanışın 3. km sine geldiğimizde 8:00 de başlayan iki koşucuya daha yetiştim. Onlar da bitik görünüyordu çok yavaş zikzak çizerek ilerleyebiliyorlardı. 19. kmde artık resmen dağcılık yapmaya başladık. Aşırı dik tırmanışta hızım azalmış ancak rutin bir tempoda ilerleyebiliyordum. Sanırım bu tepenin sonu gerçek zirve olmalıydı. Zirveye doğru iki koşucu ile daha karşılaştım. Mental olarak ciddi zorlanıyordu herkes. Zirvenin bitimi ile bir süre birlikte devam ettik. İnişin daha rahat olacağını umuyordum. Ancak patika yol bile olmadığından taşlık arazi ve dik yamaçlarda iniş daha zor oluyordu. 20. Km de 150 m irtifa kaybı vardı. sonra tekrardan tırmanmaya başladık, tamamen güneşin altında neredeyse dazlak arazide ilerlemeye devam ediyorduk. Saat 11:30 civarına gelmişti. Tırmanışın sonunda son alçak tepenin zirvesinde 2 koşucu ile daha karşılaştık. Bir ağacın gölgesinde oturuyorlardı. Sularının tamamen bittiğini yarım saattir burada olduklarını söylediler. Yarıştan bir gün önce aldığım 250 ml lik suyumu onlarla paylaştım. 500 ml lik son suluğumda çok az suyum kalmıştı. Buradan sonra komple inişe geçeceğimiz ve bir sonraki CP’ye 2-3 km kaldığından yeter diye düşündüm.
Sert tırmanışlar |
21 ve 22. km leri aşırı temkinli kaya geçişlerinden geçerek indikten sonra 22. km sonunda inişi bitirip toprak patikadan geçerek asfalt köy yoluna yaklaşmaya başladık. 23. km deki Tilmen CP’ye artık iyice yaklaşmıştık. Buraya kadar yarışın en sert bölümünü tamamlamış toplam tırmanışın 2/3 ünü arkamızda bırakmıştık. Suyum neredeyse bitmişti. CP’ye bir an önce varıp sularımı doldurmayı, ekstra bir sıcaklık durumu olduğundan da diğer CP’lerden farklı olarak biraz daha fazla zaman geçirmeyi planlamıştım. Buraya kadar tüm zorluklara rağmen moralimin de hala iyi olduğunu söyleyebilirim.
Sert İnişler |
Biraz daha ilerleyip asfalt yola geldiğimizde büyük bir sürpriz bizleri bekliyordu. Asfalt yol boyu işaretlemeler vardı. Asfalt yolun solunda indiğimiz kısmın biraz ilerisinde yola paralel yukarı doğru çıkan patikada da işaretlemeler vardı. Saatimdeki rota da ilginç bir şekilde sağ tarafı gösteriyordu. Sağ tarafa baktığım da ise bel hizasına gelen buğday tarlası vardı ve herhangi bir işaretleme gözüme çarpmıyordu. Yeni yön değiştirdiğimden rotanın o an hatalı gösterdiğini ve işaretleri takip edersem bir süre sonra rotanın düzeleceğini düşündüm ve asfalt yoldaki işaretleri takip etmeye karar verdim. Dağdan birlikte indiğimiz 2 kadın koşucu da ardımdan geldi. 300-400 m asfaltta devam ettikten sonra saat hala yanlış rotada olduğumu gösteriyordu. Geri döndüm ve arkamdan gelen koşuculara yanlış rotada olabileceğimizi söyledim. 3 kişi birlikte geri dönüp işaretli diğer patikadan devam etmeye karar verdik. Patikadan da bir 500 m devam ettik. Bir damla bile suyum kalmamıştı. İşaretler devam ediyordu ancak rota hala yanlış gösteriyordu. Patika asfalt yola paralel ilerliyordu. Herkeste saat var ve rota yüklüydü ancak bir türlü işin içinden çıkamıyorduk. Nereye gitmemiz gerektiği konusunda kararsız kalmıştık. Tam bu esnada Efes’te tanıştığımız 65k parkurunun iddialı koşucularından Umut’un asfalttan hızla geldiğini gördüm. Umut bize CP’ye uğrayıp uğramadığımızı sordu. Bizimle aynı yerde rotayı kaybettiğini 28. km den döndüğünü CP’nin yolun karşı tarafında tepenin arkasında olduğunu söyledi. Toplamda 8 km fazladan koşmuştu. Umut’un uyarısı üzerine tarladan geçerek tekrardan asfalta çıktık. Asfalta çıktığımız anda Jandarma ile karşılaştık. Tepeden birlikte indiğimiz 2 koşucu yarışı bırakmış onları CP’ye götürüyordu. CP’nin nerede olduğunu bir kez de jandarmaya sorduk. O da aynı yeri gösterdi.
Tilmen CP Öncesi Yol Ayrımı |
Biraz ilerledikten sonra tepeye doğru işaretleme gördüm ve oraya yönelmeye karar verdim. Birlikte ilerlediğimiz kadın koşuculardan birisi benimle geldi. Diğeri ise farklı bir yoldan devam etti. İki kişi siyah kayaların olduğu tepeye işaretleri takip ederek çıktık, tam tepeye yönelmişken geldiğimiz istikametin tersinden bir koşucu geldi. Ters yönde ilerliyorduk ancak yolu tersten de gitsek CP’ye ulaşacağımız için işaretleri takip ettik. Bir süre sonra işaretler bitti. Yine durduk yön tahlil etmeye çalıştık. 5-10 metre tırmanırsam CP’yi görebileceğimi düşündüm. Tırmanmaya başladım. Tahmin ettiğim gibi oldu ve CP biraz ileride göründü. Sağ tarafa baktığımda asıl gelmemiz gereken rotadaki işaretlemeleri gördüm.
Timen CP Öncesi Son Tepe Tırmanışı |
Tilmen CP |
Ayhan haklıydı ciddi emek vardı. Parkurun zorluğu, aşırı sıcak ve kaybolmak
mental olarak çok yıpratsa da önemli bir sağlık problemim yoktu. Bu
düşüncelerle Ayhan’la telefonda konuşurken patikaya doğru yürümeye başlamıştım
bile. Tam o sırada yoldan geçen bir jandarma aracı gördüm, beni görünce
yavaşladılar. Suları olup olmadığını sordum. Şükür ki hem de soğuk 1,5 lt lik
suları vardı. Ayhan’a teşekkür edip telefonu kapattım. Önce biten sularımı
doldurdum. Kalan suyu başıma dökerek şapkamı ve kollarımı ıslattım. Jandarmaya
çok teşekkür ettim. Tekrardan tarlalardan geçip patikaya yöneldim. Bu bölümde
bir parantez açmalıyım. Şu an yarışın üzerinden 10 gün geçmiş durumda ve yazarken atladığım bir şey olmaması için 45k’yı bitiren koşuculardan Ümit Yavuz’un
çektiği videoda bu bölümü bir kez daha izledim. Onun da bu bölümde bir süre
durduğunu sonrasında geriye giderek doğru rotayı bulduğunu gördüm. Yarıştan 10
gün sonra daha yeni doğru rota kafamda netleşti. Tilmen CP’den önce ve sonra asfalt geçişlerinde birden fazla gönüllü olması kesinlikle şart.
Patikaya tekrar çıktığımda sularımı fullemiş, soğuk suyla serinlemiş yenilenmiştim. Hafif tempo tekrardan koşmaya başladım. Patika araç geçecek genişlikte koşulabilir bir hal almıştı. Uzun süre oyalanmama rağmen arkamdan gelen yoktu. 1-2 km hafif tempo devam ettim. Sonra tekrar Hakan’ı aradım. Oğuz’la beraber yarışı bıraktıklarını söyledi. Muhtemelen parkurda arkamdan gelen herkes yarışı bırakmıştı. İnişli çıkışlı ilk bölümdeki gibi zor olmayan patika geçişleriyle 30. km ye yaklaşmıştım. 30. km de yeniden bir köye girdik. Köy sokaklarından geçerken bir evin önünde sevimli bir köy çocuğu çıktı karşıma. Musluklu bir plastik dolaba soğuk su koymuş yanına da sandalye çekmiş oturuyordu. Durdum. Su bizim için mi diye sordum. "Evet abi sizin için içmeden bırakmıyoruz." dedi tüm sevimliliğiyle. İkramını geri çevirmedim sularımı doldurdum. "Yan tarafta da hortum var abi yüzünü yıkayabilirsin." dedi. Yine tepeden tırnağa ıslattım kendimi. Bu mola da gayet iyi gelmişti. Köy bitiminde ufak bir tırmanış ve inişten sonra tekrardan asfalt yola çıktık. Kısa süre yol kenarından devam edip yolun karşı tarafında toprak yola saptık. Su sesi gelmeye başlamıştı. Biraz ileride Karasu ırmağını gördüm. Karasu ırmağının üzerindeki köprüden geçtiğimizde suyun serinliği hafif de olsa rahatlattı. Köprünün üzerinde bir foto çekip altına “Artık tamamen zevk almaya bakıyorum” diyerek takımla paylaştım.
Karasu Geçişi |
Irmak kenarından devam ediyorduk su kenarından gitmek serinleme açısından iyi oluyordu. Bir süre sonra ırmağın tekrardan karşı tarafına geçerek bir köye doğru ilerlemeye başladım. Bu sırada paylaştığım fotoyu da gören Ayhan ne durumda olduğumu sormak için aradı. Biraz daha detaylı anlattım yarışta yaşadıklarımı bu sefer. Konuşmak iyi geliyordu. Çok ağır gidebildiğimi, güneşin aşırı etkilediğini bir sonraki CP olan Akınyolu’nda çok büyük ihtimalle bırakacağımı söyledim. Ayhan bu esnada canlı takipten yarışta iddialı pek çok kişinin de yarışı terk ettiği bilgisini almıştı. İlk konuşmamıza göre kararı biraz daha bana bıraktı. Son olarak bir sonraki CP’de durumuma bakıp devam edip etmeme kararını orada vereceğimi söyleyip telefonu kapattım. Bir süre sonra asfalt köy yoluna tekrar çıktım genelde düz asfalt kenarından devam ediyordum 35. kmye yaklaşmıştım. Yarışın bu bölümüne kadar beslenmeyi jellerle yapmıştım. 45 dk da bir olmak üzere 7-8 tane jel tükettim. Ancak bu bölümden sonra artık canım jel istememeye başladı. CP’ye çok az kalmıştı. Bırakma ihtimali de ağır bastığından beslenmeyi CP’ye bıraktım. Kendime not: 6 saatten uzun sürebilecek yarışlar için beslenmeyi çeşitlendir. Kuru meyve, kraker gibi besinlere de mideyi, metabolizmayı alıştır.
Güneş tamamen arka taraftan vurmaya başladı. Bacaklarımın arka tarafının aşırı derecede kavrulduğunu hissediyordum. Yarış öncesi ve yarış sırasında yüzüme, boynuma ve kollarıma birkaç kez yüksek korumalı güneş yağı sürmüştüm ancak bacakları tamamen ihmal ettiğimi acı bir şekilde fark ettim. Yol kenarından CP’ye yürü-koş devam ediyordum. Suyum tekrardan azaldı. Artık tek amacım CP’ye varıp orada yarışı bırakmaktı. Bir önceki CP’de zaman sınırına takılıp takılmadığımdan şüphe etmiştim ancak bu CP’de zaman sınırına takıldığımdan artık emindim. Yarış için 36 benim için 39. Km de Akınyolu CP’yi uzakta gördüm. Artık yarışı bırakabilirdim. Biraz yaklaşınca bir kadın koşucunun CP’de olduğunu gördüm. Çok geçmeden Çiğdem olduğunu fark ettim. Rotadan saptığım kısımda beni geçmişti. El sallayarak kendimi belli ettim. Tanıdık birini görmek mental alarak tamamen tükenmişken iyi geldi. Cp’ye girer girmez hemen sandalyeye oturdum. Çiğdem molasını tamamlanmış devam etmeye hazırlanıyordu. "Cut-off a kalmadık mı?" diye sorunca organizasyonla görüştüğünü, zaman sınırının zor şartlardan dolayı kalktığını söyledi. Gönüllüler de Çiğdem’i teyit ettiler. CP’deki bakım yine harikaydı. Su, limon-tuz, soda, kola hepsi sırasıyla geldi. En güzeli de bir gönüllü hortum ve ucundan akan buz gibi suyla rezalet durumdaki ayakkabıları, bacaklarımı yıkadı. Kafamdan aşağı da uzun süre su tuttum. Şapkamı tekrardan ıslattım. Zaman sınırının kaktığı haberi ve CP’deki bakım beni kendime getirmişti. Kalan 9 km yi de koşup yarışı bitirme düşüncesi ağır basmaya başladı. Çiğdem bu sırada benden çok önce geldiğinden CP’den ayrıldı. Bu esnada yarışla ilgili gördüğüm sıkıntıları yapıcı bir şekilde CP’dekilere anlattım. Biraz daha rahatlamanın etkisiyle 1 muz ve biraz kraker yedim. Sonra bir soda daha içtim. Tamamen kendime gelmiştim. Rahatça yarışı bitirebileceğimi düşünmeye başladım. Aslında enerjimi rotadan saptığım yere kadar çok temkinli kullanmış yarışın ikinci yarısına kendimi saklamıştım. Ancak mental çöküş ve sıcak var olan enerjimi de kullanmama 3. CP’den sonra izin vermemişti.
Artık devam etmeye hazırdım. CP’dekiler bir kaç kez iyi olup olmadığımı sordular. Sonunda kendimde olduğumdan emin oldular ve CP’den ayrıldım. Bundan sonra yarışın ilk bölümündeki uzun
asfalt geçişiyle ters rotadan Yesemek köyüne bağlanacaktık. Yol kenarından
gayet istikrarlı ve hızlı bir tempoyla koşmaya başladım. Maraton mesafesi olan
42k’ya yaklaşırken hızımı iyice arttırdım. Bu sırada yarışın kısa parkurları
tamamlanmış ödül törenleri bitmişti. Koştuğumuz yol aynı zamanda şehirler arası
yola bağlantı yapılan köy yoluydu. Yarışı tamamlayan tüm koşucular dönüşte buradan
geçmek zorundaydı. Yanımdan geçen arabalı koşucular kornalarla alkışlarla destek olmaya
başladılar. Yarışın benim için en keyifli yeri bu bölüm oldu kesinlikle. Yolun
sağından koşuyordum. Karşı istikametten gelen bir araç sürücüsü en sağ tarafa tebrik nidalarıyla çak yapmak için
yaklaştı. Yaklaşınca Haluk Korkmazyürek hoca olduğunu fark ettim. İyice
keyiflendim. Yol boyu araçla geçen koşucuların desteği devam etti, tarlada
çalışan işçi bir aile alkışlarla destek oldu. Artık 42k ilk maraton mesafesini tamamlamış bir eşiği daha geçmiştim. 44. km de Çiğdem’e yetiştim. Çiğdem genelde
yürüyüş temposuna geçmişti. Kendimi çok iyi hissediyordum tırmanışlar hariç
yarışı koşarak bitirebilirdim. Ancak artık bu saatten sonra yarış boyu
yoldaşlığını da düşünerek Çiğdem’i bırakmayacağımı birlikte finishe yürüyeceğimi
söyledim. Yarışa başlayalı 8,5 saat geçmişti. En uzun koşum 5,5 saatti yarıştan
önce. Bu tempoyla gidersem 9 saate yakın bir süre koşmuş olacaktım. Benim için
inanılmaz bir tecrübe olmuştu.
Kısa tırmanışlarla koşulabilir patikalardan hızlı yürüyüş temposuyla Çiğdem’le sohbet ederek devam ettik. Son 1,5 km kala yarışı bitirmek üzere olduğumu söylemek için Ayhan’ı görüntülü aradık. Çiğdem’le birbirlerini tanıyorlardı. Yarışı bitirmek üzere olduğumuza Ayhan’da çok sevindi. Kısa son tırmanışı da tamamlayarak Yesemek köyüne farklı bir noktadan giriş yaptık. Finişe doğru hafif tempoda koşarak yarışı 8 saat 49 dakikada tamamladım.
İlk ultra maratonum, ilk maratonum, en uzun koşum, müthiş
zor bir parkurda inanılmaz kazanımlarla bitmişti. 65k ve 45k parkularında
bitirme oranı %40 lardaydı. Başka bir deyişle katılımcıların yarısından fazlası
yarışı tamamlayamamıştı. Son 3 ay içinde
okuduğum ultra maratonun Tükiye’deki duayenlerinden Aykut Çelikbaş’ın Ultra
Kitap ve Haluk Korkmazyürek’in Bir Ultra
Maratoncudan kitaplarında ultra mesafelerde mental olarak yaşanan git-gellerden
kendi başlarına gelen somut örneklerle bahsediyorlardı. Adım atamayacak haldeki
bir insanın nasıl toparlayıp yarışı güçlü bir şekilde bitirebileceği, enerjiniz
varken mental olarak etkilenip duvara nasıl çarpıldığı, bacaklarınızın kitlenip
kalması, rotadan sapıp neler yaşanabileceği gibi okuduğum pek çok konuyu canlı bir
şekilde ilk ultra maratonumda yaşadım. Sonunda tüm yaşadıklarıma rağmen bitirmek beni müthiş mutlu ve
motive etti.
Yesemek Ultra 45k macerasını muhtemelen hayatım boyunca unutmayacağım. Koşu hayatımda birçok ilki bu yarışla yaşadım. Aynı zamanda bu seneki hedef yarışım olan Kapadokya 63k için de harika bir antrenman oldu. Takım arkadaşlarım ve hocam Ayhan Esen’in uzaktan verdiği destek inanılmazdı. Parkurda birlikte yoldaşlık yaptığım tüm koşu dostlarına, gönüllülere özel teşekkür etmek istiyorum. Çok emek verilen bir organizasyon olduğu her halinden belliydi. Gördüğüm eksikleri yarıştan sonra uygun bir şekilde organizatörlere söyledim ve yapıcı bir şekilde gerekli önlemleri alacaklarını ilettiler. Artık benim için de özel bir yarış statüsüne girdiğinden kalıcı bir yarış olmasını gönülden isterim.
4 yıl önce kendi kendime ufak hedefler koyarak başladığım koşu sporunda an itibariyle ilk ultra maratonumu(42km+) tamamlamış bulunuyorum. 35 yaşına kadar haftada bir halı saha maçı hariç spor temeli olmayan birisiyim. Bu nedenle de koşuda mesafeleri hep sindire sindire, yavaş yavaş arttırmaya gayret ettim. Şu an geldiğim noktada koştuğum mesafeleri hayal etmiyordum. Koştukça hayaller de değişmeye başladı. Sadece bir hayalim değişmedi “İleri yaşlarda da sağlıkla koşabilmek”.
Koşarak keşfetmeye,
öğrenmeye, gelişmeye devam…
⏱ 08:49:11
▶️ 47,8 k - ↗️⛰ + 1202mt
🏁Gen. 10/27 - Yaş 4/11
Yorumlar
Yorum Gönder